Auto-Created-3
01 Mart 2020 ( 263 izlenme )
Reklamlar

Yılmaz Özdil Hatay valisini yazdı...

2010.

Hatay Samandağ'ın Çevlik köyü sahilinde, bir erkek cesedi karaya vurdu.

Vücudu denizde kalmaktan lime lime olmuştu, suratı balıklar tarafından kemirilmişti, kimlik tespiti yapabilmek imkansızdı.

Üzerinde siyah bir mayo şort vardı.

Boynunda ortodoks haçı şeklinde kolye takılıydı.

Acaba turist miydi?

Jandarmanın polisin kayıtlarına bakıldı, kayıp turist ihbarı yoktu.

Adana adli tıp kurumu morguna kaldırıldı.

Dışişleri bakanlığı devreye girdi, ortodoks haçı vesilesiyle, Rus büyükelçiliği bilgilendirildi.

Fakat, Türkiye'de tatil yapan Rus turistlerden kayıp yoktu.

Bir hafta geçti.

Ne arayan vardı, ne soran.

Kimdi bu ceset?

Bir hafta sonra, Ankara'daki Rus elçiliği bizim dışişleri bakanlığına başvurdu, Şam'daki Rus elçiliğinin verdiği bilgiye göre, Suriye'deki bir Rus diplomatı on gündür kayıptı, onun cesedi olabilir miydi?

Lazkiye'den denize girse, Çevlik köyü sahiline vurması için 150 kilometre sürüklenmesi lazımdı.

Bölgedeki akıntılar itibariyle böylesine bir sürüklenmenin tarihte örneği yoktu, görülmüş şey değildi.

Ama Ruslar ısrarlıydı, “biz gene de bakalım” dediler.

O dakikadan itibaren hadise iyice enteresanlaştı.

Çünkü teşhis için, kayıp diplomatın ailesi veya arkadaşları değil, Rus istihbaratından yetkililer geldi.

Baktılar.

Evet, o dediler.

Yuri Ivanov'du.

Generaldi.

GRU'nun iki numarasıydı.

(Rus istihbaratı dört gizli servisten oluşuyor. FSB iç istihbarat, SVR dış istihbarat, FAPSI iletişimkripto, GRU askeri istihbarat… Bunların arasında, yurtdışında en çok casusa sahip olan servisin, GRU olduğu söyleniyor. Dokuz milimetrelik “Groza” isimli özel üretim silahlarıyla, şakır şakır suikast düzenledikleri biliniyor.)

52 yaşındaki general Yuri Ivanov, işte bu GRU'nun başkan yardımcısıydı.

Gölgeler dünyasının en gizemli, en ürkütücü adamlarından biriydi.

Bizi çok yakından ilgilendiren faaliyetleri de vardı.

Çeçen liderlerden Gazi Edilsultanov, İslam Canibekov, Ali Osaev, İstanbul'da öldürüldü.

Birini Başakşehir'de, birini Ümraniye'de, birini Zeytinburnu'da sokağın ortasında vurdular.

Suikastçiler profesyoneldi, hiçbiri yakalanamadı.

Akp'nin dünyadan haberi yoktu.

Akp'ye güvenip Türkiye'ye gelen Çeçen komutanlar tek tek ortadan kaldırılmıştı.

Ve, bu işlerin hepsinin Yuri Ivanov'un emriyle gerçekleştirildiği sır değildi.

Peki, Suriye'de ne işi vardı?

Tartus…

Rusya'nın kendi toprakları dışındaki tek deniz üssüydü.

Aslında “üs” bile denemezdi.

1971'de kurulmuştu.

Tedarik noktası olarak kullanılmıştı, yakıt ikmali filan yapılıyordu.

Sığ bir limandı.

Uçak gemisini boşver, Moskva gibi kruvazörler bile yanaşamıyordu.

Sovyetler ekonomik olarak çökerken, iyiden iyiye ihmal edilmişti, sadece 50 denizci orada görev yapıyordu.

Türkiye'deki “inşaat” faaliyetleriyle yakından ilgilenen Akp'nin henüz haberi yoktu ama… Rusya, Tartus'ta büyük bir “inşaat” kararı almıştı.

2010'da başlayan devasa çalışmayla liman derinliği artırılıyor, tamir bakım atölyeleri büyütülüyor, depolar kuruluyor, binlerce personel için binalar inşa ediliyordu.

Alenen “savaş hazırlığı” yapılıyordu!

Rus askeri istihbaratının en güçlü adamı general Yuri Ivanov, işte bu Tartus'u denetlemek için Suriye'ye gelmişti.

Pufff…

Ortadan kayboldu.

10 gün sonra 150 kilometre uzakta Çevlik köyü sahiline vurdu.

Adli tıpta yapılan otopsiye göre, vücudunda silah izi yoktu, darp izi yoktu, suda boğulmuştu.

Oysa, sporcu seviyesinde yüzücü olmasından vazgeçtik, bröveli dalgıçtı.

Lazkiye'de serinlemek için denize girdi diyelim… Ruh gibi peşinde dolaşan korumaları neredeydi?

Korumalarının Lazkiye'de baygın halde bulunduğu, CIAMossad operasyonuyla kaçırıldığı, açık denizdeki sorgudan sonra normal ölüm gibi görünsün diye deniz suyuyla boğulduğu, tekneden atıldığı, cesedin bu nedenle Türk sahiline vurduğu iddia edildi.

Böyle miydi?

İşin orasını bilebilmemiz elbette mümkün değildi.

Bilinen tek gerçek şuydu:

Yuri Ivanov ölmüştü.

Ve, bu seviyede bir istihbaratçıyı öldürebilmek için, anca bu seviyede bir istihbarat servisi gerekirdi!

Tam o günlerde, ağustos 2010'da bizim asrın liderimiz ne yapıyordu?

Gaziantep mitingindeydi…

Sayın ahalimize bağıra bağıra anlatıyordu.

“Sevgili kardeşlerim, ne yaptılar, milleti korkuttular, Türkiye'nin üç tarafı denizle, dört tarafı düşmanla çevrili dediler, biz ne yaptık, onlar gibi vizyonsuz değiliz, biz geldik, bu anlayışı yıktık, Esad kardeşimle oturduk, iki dost, iki kardeş olduk, mayınları temizledik, vizeleri kaldırdık, kapılarımızı açtık, şimdi benim Gaziantepli kardeşim cebine pasaportunu koyuyor, Halep'e gidiyor, Şam'a gidiyor, Halep'teki Şam'daki Lazkiye'deki Hama'daki Humus'taki kardeşim de cebine pasaportunu koyuyor, istediği gibi Gaziantep'e geliyor, ne oldu, bütün o tehditlerin, o korkuların ne kadar boş olduğu ortaya çıktı, kim kazandı, Türkiye kazandı” diyordu!

Evet…

Suriye'de savaşın patlamasına ramak varken, ABD'yle Rusya arasında yeniden “soğuk savaş” başlamışken, bizim hükümetimizin dünyadan haberi yoktu, “kapıları açtık, Türkiye kazandı” falan diyordu!

Yuri Ivanov, Moskova'da toprağa verildi.

Ulusal kahramandı.

Putin tarafından onurlandırıldı.

2013 yılında denize indirilen, yeni nesil istihbarat gemisine “Yuri Ivanov” adı verildi.

Yeni nesil radar sistemleriyle donatılan 95 metrelik gemide 120 personel görev yapıyor, iletişim, elektronik savaş, sinyal istihbarat, hava savunma füze sistemleri algılama ve izleme yetenekleri açısından, dünyanın en etkili istihbarat gemisi kabul ediliyor.

Kendisini uçak ve helikopterlere karşı savunmak için füze sistemi var. 20 knot hız yapıyor, sekiz bin mil seyir menziline sahip.

Yuri Ivanov…

Dünyanın en prestijli üç askeri okulundan biri sayılan, kütüphanesinde iki milyon kitap bulunan, Frunze Askeri Akademisi'nden 80'li yıllarda mezun olmuş, kariyerine GRU'da casus olarak başlamıştı.

E, merak ettim…

Asrın liderimiz ortalarda görünmüyorken, kameraların karşısına geçip, İdlib'teki şehitlerimizi azar azar arttırarak açıklayan bizim Hatay valisi… Acaba o tarihlerde ne yapıyordu dedim.

Özgeçmişine baktım.

Bizim Hatay valisi o tarihlerde imam hatip'teymiş iyi mi…

Gerisine bakmama gerek kalmadı tabii.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İşte Koronavirüs Gerçeği! Fatih Altaylı iktidarı uyardı: Ayıptır... Hadi onu önemsemiyorsunuz, günahtır Çin, 4 ay sonra ilk kez kayıtlara geçti: Hastalık belirtisi göstermeyen koronavirüs vakaları var Uğur Dündar: Kul hakkı yiyenlerden daha çok dindarız