BDDK, finansal istikrarın güçlendirilmesine ve kaynakların daha verimli kullanılarak kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına yönelik olarak koordineli makro ihtiyati adımlar atılmasına karar verdi. Bu adımlar kapsamında TL cinsinden ticari kredi kullanımı ile ilgili yeni koşullar belirlendi.
Buna göre, döviz varlıklarının TL karşılığı 15 milyon TL'yi aşmayan şirketlere kredi kullanım durumunda döviz varlıklarını 15 milyon TL üzerine çıkarmama şartı getirildi.
"İHTİYAÇ OLMADIĞI HALDE KULLANILIYOR"
BDDK kararının ardından yapılan açıklamada, bazı şirketlerin, döviz borcu ya da döviz yükümlülüğü olmamasına hatta döviz pozisyon fazlası bulunmasına rağmen, TL kredi kullanarak döviz alımı gerçekleştirdikleri ve döviz pozisyonu tuttukları aktarıldı.
Açıklamada, "Yani üretime, istihdama, yatırıma gitmesi gereken uygun koşullu TL ticari kredi kaynakları, gerçek bir ihtiyaç olmadığı halde bazı şirketlerce döviz alımı amacıyla kullanılmaya devam etmektedir" ifadesi kullanıldı.
ASTRONOMİK KÂRLARIN ÖNÜ ALINMASI İSTENDİ
Konuya ilişkin Habertürk'ten Rahim Ak'ın aktardığı habere göre, düşük faiz politikası nedeniyle yüzde 20 ile borçlanan bazı şirketlerin aynı parayı Londra swap piyasalarında yüzde 5060 faiz ile satıp astronomik kârlar etmesinin önü alınması istendi.
ENFLASYONA DİREKT KATKI YAPMASI
İkinci ve yine aynı önemdeki diğer neden ise Türk Lirası kredi alan şirketlerin sahiplerinin bu kredi ile konut ve otomobil alarak bu alanlardaki fiyatları patlatması. Yani kredi genişlemesinin enflasyona direkt katkı yapması. Hatta bazı şirketlerin kendi faaliyet alanı olmayan alanlarda hammadde, ara mamul alarak fiyatların artışında rol oynadığı konuşuluyor.
DÖVİZİ TUTUP TL KREDİ ALIP HARCIYORLAR
Üçüncü ve ilk iki ile aynı derecede önemli neden ise döviz varlığı mevcutken bu varlığa dokunmayıp ödemelerini çektikleri TL kredi ile yapan şirketlerin varlığı. Ekonomi yönetimi kasasında bankada spekülasyon amaçlı (değeri yükselir diye) döviz, altın tutup sonra ihtiyaçlarını ucuz kredi ile karşılayan şirketlere 'dur' diyor.
İŞ DÜNYASINDAN TEPKİ
TÜSİAD Başekonomisti Gizem Öztok Altınsaç, "Bu dövizin normalde TL’ye dönüp ticarete aktarılması gerektiği düşünen bir ekonomi yönetimi var. Hâlbuki reel kesim elindeki dövizin büyük bir kısmını nakit akışı için kullanıyor. Özellikle büyük şirketler bunun dışında ileriye yönelik bilanço yönetimine daha sağlıklı yapmak için tutuyor. Burada çıkan pozisyonda fazladan döviz tutmayın üç ay sonra ihtiyacınız olacak dövizi şimdiden tutmaya başlamayın gibi mesajlar veriliyor" dedi.
BİM'den yapılan açıklamada ise, "Bu tür müdahalelerin, döviz piyasası başta olmak üzere çoğu piyasalarda istikrar yerine kısa vadeli dalgalanmalara neden olması muhtemeldir. Bu durum şirketlerin ve yatırımcıların güvenini zedelemekte, her türlü yatırım planları için öngörülebilirliği azaltmaktadır. Makro bakış açısı gerektiren sorunlar, mikro yöntemlerle çözülemez. Mikro yöntemler sadece tutarlılık adına ana stratejinin tamamlayıcısı olabilir. Piyasaların beklentisi öngörülebilirlik ve güvendir" denildi