Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'nın görevinden alınmasının ardından 'Gururum incindi, bu yapılanı kabul edemem' diyerek istifa etmesini yorumlayan Korkusuz yazarı Can Ataklı, "Amiral çok kırıldığını, gururunun ayaklar altına alındığını söylüyor ama nedense bunu yapan kişiye övgü yağdırmaktan geri durmuyor." dedi.
Cihat Yaycı'nın Katar büyükelçisi yapılacağı yönünde dutumlar olduğunu da belirten Can Ataklı'nın "Amiralin istifası kafa karıştırıcı oldu" başlıklı dikkat çeken yazısı şöyle:
En azından benim kafam çok karıştı.
Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, Erdoğan tarafından görevinden alınıp “Genelkurmay emrine” verildi.
Bu görevden almanın yankıları farklı oldu.
Bir kesim, “Bu amiral; Fetömetre’nin mucidiydi, görevden alınmasında FETÖ etkili oldu. FETÖ bitmedi, yeniden ortaya çıkıyor” yorumunu yaptı.
Bazıları ise; “Paşa’ya daha önemli bir görev verilecek hatta bu Doğu Akdeniz’deki bir operasyonun habercisi bile olabilir” dediler.
Ancak henüz bu iddialar birkaç cümle ile bile tartışılamadan Cihat Yaycı istifa etti.
Çok kırıldığını, görevden alınması için hiçbir gerekçe olmadığını, göreve devam etmesinin Türklük gururuna da aykırı olduğunu belirten ve Erdoğan’a defalarca övgüler yağdıran bir istifa mektubu yazan amiral, bir anda gündemin en önemli olayı haline geldi.
Peki ne oluyor?
Anlamak mümkün değil.
Birincisi, amiral de üstü kapalı FETÖ imasında bulunuyor ama kendisini görevden alan imza tek kişiye ait. Bu durumda sanki Erdoğan, FETÖ’nün etkisi altındaymış gibi bir anlam çıkıyor ki, bunu söylemek bile akıllara ziyan.
Amiral çok kırıldığını, gururunun ayaklar altına alındığını söylüyor ama nedense bunu yapan kişiye övgü yağdırmaktan geri durmuyor.
Bu tuhaf görevden alma, istifa ve ağır istifa mektubundan sonra doğal olarak çok çarpıcı görüşler de ortaya atılmaya başlandı.
Örneğin, bu amiralin 1725 Aralık’a kadar cemaatçi olduğu, ancak Erdoğan’ın bu tarihi, milat ilan etmesinden sonra U dönüşü yaptığı söyleniyor.
Yine büyük başarı gibi sunulan Libya anlaşmasında, fahiş hatalar yapıldığı ve Türkiye’nin çıkarlarının zedelendiği, amiralden bunun hesabının sorulması için hazırlık yapıldığı, bunu fark edince ön aldığı da anlatılanlar arasında.
Daha mantıklı gibi görünen bir iddia da şu: Amiral, Erdoğan’a çok yakın, öyle ki dilediği an saraya girip çıkabiliyor, Erdoğan’la yakın arkadaş gibi görüşebiliyor. Bu durum Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın hoşuna gitmiyormuş.
Bir görüş ise amiralin Katar’a büyükelçi yapılacağı yönünde.
Ama öyleyse, görevden alındıktan sonra istifa ederek durumu zora sokmuş oluyor, onu anlamak mümkün değil.
Sonuç olarak durup dururken “askersel” bir sorunumuz oldu.
Bakalım, hayırlısıyla.