Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta Büyük Çamlıca Camisi'nde cuma namazını kılmasının ardından cemaate seslenerek isim vermeden Sezen Aksu'yu hedef almıştı…
Sezen Aksu’nun beş yıl önce çıkan ‘Şahane Bir Şey Yaşamak’ şarkısında geçen “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…” sözleri nedeniyle başlayan tartışmaya dahil olan Erdoğan, mihrapta yaptığı konuşmada “Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir” demişti.
Erdoğan dün akşam katıldığı NTV canlı yayında geri adım atarak 'Hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir' açıklaması yaptı.
Konuyu değerlendiren İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç "Yahu, hani karın bu kadar yoğun yağması Allah'ın Sezen Aksu'ya kızmasından dolayı idi. O da mı yalan oldu? Cumhurbaşkanımızı kutlarım. Günlerdir Sezen Aksu'ya demediğini bırakmayan AKP'lileri ve Milli Beka Hareketi'ni yüz üstü bırakıverdi. Bir de Boynukalın hoca vardı, Konakçı adlı vaiz vardı. Hepsi morardı sanırım. Hadi şimdi Sezen Aksu'ya sahip çıkan reise de bir şeyler söyleyin..." paylaşımına beğeni ve yorum yağdı.
"BENİM ORADAKİ HİTABIMIN MUHATABI SEZEN AKSU DEĞİLDİR"
Erdoğan dün akşam katıldığı NTV canlı yayın programında "Sezen Aksu'nun 2017 yılında yazdığı şarkının sözleri gündeme geldi ve tartışma konusu oldu. Geçen cuma Çamlıca Camisi'nde bir çıkışınız oldu ve bir kısım tarafından da çok sert tepki ile karşılandı. Bu eleştirilere ne demek istersiniz?" sorusu üzerine şunları söylemişti.
"Şimdi burada çok açık net bir gerçeği ortaya koymakta fayda var. Öncelikle benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu, Türk müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır. Bu başka bir şey, bunu bir kenara koyalım. Ama diğer taraftan ben ülkenin Cumhurbaşkanı olarak insanımızın hangi inançtan olursa olsun dini değerlerine, yani kutsalına laf edilmesine müsaade etmem. Yani burayı birbirinden ayırmamız lazım. Kaldı ki burada sadece Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ile Havva validemiz değil, aynı zamanda burada Meryem validemize de aynı şekilde hakaret var. İnsanımızın kutsallarına yönelik hassas bir duruşum var. Bunu da herkes bilir. 'Dilini koparma' ifadesini bir kişinin şahsına değil, kutsallarına karşı hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim.
Hatırlayın, Demokrat Parti döneminde Atatürk'ü Koruma Kanunu çıkarıldı. Şimdi biz kutsallarımızı korumak için de kanun mu çıkaracağız? Bu bir duruş, saygı, kabullenme ve birlikte yaşama tecrübesi olarak hayata geçmeli. Bizim dinimiz tüm peygamberlere kendi peygamberimize olduğu kadar saygı ve hürmeti emrediyor. Ne zaman birbirimize, inançlarımıza, değerlerimize saygı duyacağız? Ne zaman? Ne zaman bu konularla gündem oluşturmaktan vazgeçeceğiz? Kimse toplumumuzu kutuplaştırmaya, özellikle de bütün bu konulara yönelik görmezlikten gelmemizi beklememeli. Millet olarak kardeşçe ve birlikte yaşamamızın teminatı birbirimize olan saygımızdır. Bu saygıyı ortaya koymaya mecburuz. Bir Cumhurbaşkanı olarak da bu hassasiyetim ayrıca hiç isim vesaire falan zikretmeden ortaya koyduğum bir ilkenin kabulüdür. Öyle zannediyorum ki bu ilkenin kabulünü de herkes kabullenecektir."