Auto-Created-3
02 Mart 2020 ( 4133 izlenme )
Reklamlar

Deniz Zeyrek: Ülkeyi yönetenler ister kabul etsin ister etmesin...

Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek, Suriye politikasında yapılan hataların 1 Nisan 2012'de yapılan 2. Suriye'nin Dostları Grubu Konferansı ile başladığını yazdı.

Zeyrek, "O konferanstan birkaç hafta sonra Ankara'da Avrupalı bir diplomatla sohbet ediyordum. Kendisi, ABD'den, birçok Avrupa ülkesinden, Arap ülkelerinden Akdeniz kıyılarına silah ve mühimmat yağdığını ve o silah ve mühimmatın Suriye muhalefetine taşındığını anlatıyordu. Sonrası malum: Pandoranın Kutusu açıldı" ifadelerini kullandı.

"Ülkeyi yönetenler ister kabul etsin, ister etmesin" diyen Zeyrek, "Suriye konusunda yapılan bütün hatalar, başımıza gelen bütün kötülükler o düğmenin hatalı iliklenmesiyle başlayan sürecin sonucudur ve zararın neresinden dönülürse kârdır" diye yazdı.

Deniz Zeyrek'in Sözcü'deki "Kabul edin, ilk düğmeyi yanlış bağladınız" başlıklı yazısından ilgili kesim şöyle;

Tarih: 1 Nisan 2012.

Yer: İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi.

Toplantı ismi: 2. Suriye'nin Dostları Grubu Konferansı.

Türkiye'yi, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil ediyor.

Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ABD'nin temsilcisiydi. Ayrıca 80'den fazla ülkenin yöneticileri oradaydı.

Toplantının açılışını yapan Erdoğan, bir yıldır isyancılara çok sert müdahale eden Esad'ı sözlerini tutmaya çağırdı ve “Aksi halde Suriye halkının meşru müdafaa hakkının desteklenmesinden başka hiçbir seçenek kalmayacak” dedi.

Clinton da Esad'ın sözlerini tutmadığına işaret edip, “Askeri müdahale seçenekleri reddedilse bile dünyada kimse daha fazla bekleyemez” diyordu.

Toplantıdan iki önemli sonuç çıktı:

– “Suriye'nin Dostları”, Suriye'nin meşru temsilcisi olarak Esad'ı değil Suriye Ulusal Konseyi'ni tanıdı.

– Konferansın sonuç bildirgesindeki 12. Madde'de aynen şöyle yazıyordu: “Suriye'nin Dostları Grubu, Suriye halkının kendini koruması için alacağı meşru tedbirlere desteğini açıklar.”

Erdoğan'ın açılış konuşmasındaki cümlenin aynısı olan o cümleyi okuyan herkes, “Suriye'nin dostları, Suriye muhalefetini silahlandıracak” yorumunu yaptı. Ahmet Davutoğlu bu yorum kendisine sorulunca “Cümle gayet açık. Ağır silahlar ve helikopterle saldırıya maruz kalan Suriye halkının elinden gelen tüm imkânlarla buna karşı direnme hakkı var” karşılığını verdi.

Suudi Arabistan daha ileri giderek açıktan “Suriye muhalefeti silahlandırılsın” çağrısı yaptı.

Toplantıdaki Müslüman liderler yakın zamanda Şam'daki Emevi Camii'nde cuma namazı kılmayı planlamaya başlamıştı.

O konferanstan birkaç hafta sonra Ankara'da Avrupalı bir diplomatla sohbet ediyordum. Kendisi, ABD'den, birçok Avrupa ülkesinden, Arap ülkelerinden Akdeniz kıyılarına silah ve mühimmat yağdığını ve o silah ve mühimmatın Suriye muhalefetine taşındığını anlatıyordu. Sonrası malum:

Pandoranın Kutusu açıldı.

El Kaide, IŞİD, El Nusra, HTŞ, YPG ve bilumum terör örgütleri bu durumu bir fırsata çevirerek Suriye'ye çöktü. Kısa sürede Suriye'nin üçte ikisi bu örgütlerin eline geçti. 2015 yılında Rusya ve İran, Esad'ı savunmak üzere devreye girince ABD de YPG'yi müttefik seçerek sahaya indi. Bütün planlar değişmişti.

Ülkeyi yönetenler ister kabul etsin, ister etmesin.

İlk düğme 1 Nisan 2012'de İstanbul'da yanlış iliklendi.

Suriye konusunda yapılan bütün hatalar, başımıza gelen bütün kötülükler o düğmenin hatalı iliklenmesiyle başlayan sürecin sonucudur ve zararın neresinden dönülürse kârdır.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Tarkan: 'Direneceğiz, yetti artık' Yunan medyasında gündem Erdoğan: 'Seçimi kaybeder ya da istifa ederse...' Yılmaz Özdil çileden çıktı Sordum, yanıtladı... Erdoğan’ı ziyareti onay alma mıydı