Sevgili okurlarım, Meral Akşener bundan birkaç hafta önce Rize'de bazı iktidar yandaşlarının saldırısına uğramıştı.
Recep Bey o saldırının hemen sonrasında bir açıklama yaptı.
Amacı topluma bir kez daha korku salmaktı…
“Gelin Hanım'a Rize'de güzel bir ders verildi. Dua et ki ileriye gitmeden ders verdiler. Daha neler olacak neler.”
Partili bile olsa bir cumhurbaşkanının bu sözleri nasıl söyleyebildiğini anlamak epeyce zordu.
Demek ki bir kadın siyasetçiye yapılan bu saldırı hoşuna gitmişti!
Demek ki günün birinde Akşener bile parti genel başkanı kimliği ile saldırıya uğrayabilirdi!
Ağzından çıkan son cümle özellikle çok önemliydi.
“Daha neler olacak neler.”
Neler olabileceğine dün tanık olduk.
★★★
Kılıçdaroğlu dün TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) kapısından içeriye alınmadı…
Demek ki devletin bazı bürokratları ana muhalefet partisi genel başkanını kapıdan sokmayacak kadar cüret sahibi olmuştu.
Bir süre sonra siyasi ortam değişince, kendilerine bu konu sorulduğunda hiç kuşkusuz şöyle diyeceklerdir;
“Efendim biz ne yapabilirdik ki… Bize bu konuda en tepeden talimat geldi. Kılıçdaroğlu geliyor, içeriye almayacaksınız dediler. Biz emir kuluyuz. Çaresiz kalmıştık ve almadık!”
★★★
AKP iktidarı, bu gibi hukuksuz, sevimsiz ve küstah davranışlarla kendi ayağına kurşun sıktığının acaba farkında mı?..
Ne olacaktı Kılıçdaroğlu dün TÜİK binasına girseydi!..
Kuruluşun başındaki şahısla konuşacak, görüşme sonrasında belki bir şeyler söyleyecek, eleştirecekti.
Ama içeriye girip ‘makama kabul edilmek' bir yana, binanın bahçesine bile alınmadı.
★★★
Dahası var ki insan düşünmek bile istemiyor.
Binaya alınsa belki kendisine kimlik sorulacak, hatta üzeri aranacak ve o yolla aşağılanmak istenecekti.
Başka bir deyişle ‘Terörist' muamelesi görecekti.
Unutmayalım, ne demişti Recep Tayyip!..
“Daha neler olacak neler…”
★★★
Kılıçdaroğlu bir süre önce Merkez Bankası'nı ziyaret etti. Başkanla uygarca görüştüler.
Çıkışta ikisi de efendice açıklamalar yaptılar.
Peki ne oldu, kim ne kaybetti?
Hiç kimse bir şey kaybetmedi, tam tersine iki taraf da kazandı.
★★★
TÜİK Türkiye'nin önde gelen kurumlarından biri.
Sadece bir tek basit örnekle yetineyim, enflasyon rakamlarını kendince irdeleyip açıklayan istatistik kurumu.
★★★
Ama gelin görün ki bu kurumun da elinde iktidarın sopası var.
Tamamen iktidarın emrinde ve hizmetinde. O kadar ki, enflasyon rakamlarını bile tahrif ediyor ve olduğundan düşük gösteriyor.
Örneğin o ay gerçek enflasyon yüzde 6 olarak gerçekleşmişse, TÜİK bunu yüzde 2 olarak açıklıyor.
Böylece sözüm ona iktidarın elini güçlendirmeye kalkışıyor.
TÜİK siyasetin göbeğine öylesine sinmiş ki…
Ama ‘çok önemli' bir kuruluş olduğundan, AKP döneminde bugüne kadar tam dokuz başkan değişmiş durumda.
Hatta içlerinden biri sadece 15 gün o makamda kalabilmiş.
Demek ki bu koşullarda bile kendisini iktidara beğendirmesi mümkün olmamış.
★★★
Siz TÜİK'i bir de sokaktaki vatandaşa sorun…
Belki doğrudan TÜİK derseniz vatandaşların çoğu bilemeyebilir.
Ama “Hani şu enflasyon rakamlarını özellikle düşük gösteren devlet dairesi var ya, TÜİK işte orası…Demek ki fiyat artışları o kadar yüksek değilmiş” dediğiniz takdirde neresini kastettiğinizi herkes kesinlikle anlayacaktır!
Sonrasında kadın erkek, genç yaşlı her vatandaştan gelecek olan tepkiler sizi şaşırtmasın.
Bir tek vatandaş bile “Bence TÜİK haklı, fiyatlar o kadar yüksek değil” demeyecek, hatta çoğunluk ‘birilerine' sövüp saymaya başlayacaktır.
★★★
Hiç kimsenin güvenmediği kurum olmak kolay iş değildir!
İktidar da güvenmiyor ki, bugüne kadar dokuz başkan değiştiriyor. Hep daha fazlasını istiyor.
Vatandaş güvenini zaten sıfırlamış.
İşte böyle bir ortamda Kılıçraroğlu'nu içeriye almadılar…
Açık söyleyeyim, böylesi belki daha iyi oldu.
Alsalar, az önce söylediğim gibi aşağılamaya kalkışacaklardı…
Türk Milletine yaşattıkları yetmezmiş gibi ortalık biraz daha gerilecekti.
İktidardan gelen emri aynen uyguladılar, toplumu yeni bir gerilime sürüklenmekten kurtardılar!
★★★
Şimdi gözler CHP'nin bugün Mersin'de yapacağı mitingde…
On binlerce kişinin katılması bekleniyor.
Bakalım iktidar partisi ve onun emrindeki vali bugün ne yapacak, yeni olaylar çıkmasına çanak tutacaklar mı…