AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında açıklama yaptı.
Erdoğan, "Daha şimdiden dev yatırımları yapan müteahhitleri tehdit etmek sureti ile, 'Sakın ha' diyen bir muhalefetin örneğini görmedik, duymadık, bilmiyoruz. Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir yaklaşımdır?" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamasının satır başları şöyle oldu:
Son grup toplantımız olan 12 Ocak'tan bu yana TBMM Genel Kurulu'nda 31 adet kanun teklifi yasalaşmıştır. 27'si uluslararası sözleşmedir. Ukrayna'daki son gelişmelerle ilgili Dışişleri Bakanımız Genel Kurulu bilgilendirmiştir.
Milletvekilleri, grupları, komisyonları ve Genel Kurulu ile TBMM çalışıyor, üretiyor. Gazi Meclisi ne kadar iyi çalıştırırsak milletimizin umutlarını o derece güçlü tutarız.
Seçime artık 15 ay gibi kısa sayılabilecek bir sürenin kaldığını dikkate alarak her anımızı çok iyi değerlendirmeliyiz. Partimizi sandıktaki 16.'ncı zaferine hep birlikte hazırlayacağız. Sadece demokraside değil hayatın tabi akışı içinde iktidarın olduğu yerde elbette muhalefet de bulunacaktır.
Türkiye'nin talihsizliği uzunca süredir muhalefet liderliğinden, üslubundan mahrum bulunmasıdır. Karşımızda bırakın milleti kendine bile hayrı olmayan bir CHP vardır. 16 seçimde hezimete uğrayan CHP, sürekli geriye gitmiştir. Bu CHP, güya peşine taktığı, hepsinin ismini açıkça zikretmeye cesaret edemediği 28 Şubat ittifakı kurdu.
Ama en azından şu ana kadar karşımızdaki ittifakın ortaya koyduğu fotoğraf kah güldürüyor, kah hayrete düşürüyor. Daha masada hangi sırayla oturacaklarına karar veremeyenlerin gereken etkin, cesaretli adımları nasıl atacaklarını merak ediyoruz.
28 Şubat İttifakı'nın karşı çıktığı hususlara bakınca Türkiye'nin küresel kazanımlarından vazgeçeceklerini görüyoruz.
Daha şimdiden dev yatırımları yapan müteahhitleri tehdit etmek sureti ile, 'Sakın ha' diyen bir muhalefetin örneğini görmedik, duymadık, bilmiyoruz. Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir yaklaşımdır?
Enflasyonu nasıl düşürecekleri ile ilgili herhangi bir program önerilerini görmedik. Tek işleri koalisyon güzellemesi yapmak. Daha Cumhurbaşkanı adayları bile belli değil.
Daha Cumhurbaşkanı adayını belirlememiş olanlar doğrudan başbakanlık pazarlığına giriştiler. Parlamentoda yeter sayınız var mı? Değil. Bu gülünç orta oyunu bile karşımızdakilerin milletimizi nasıl kandırmaya çalıştığını göstermeye kafidir.
Dün Gezi olaylarında ekonomiyi batırın çağrısı yapan bunlardı. Bugün yağ üzerinden ülkenin üzerine kara bulut toplamaya çalışanlar yine bunlar.
Biz eser ve hizmet yarışına gireceğimiz bir muhalefet arıyoruz. Biz yıkmanın değil yapmanın hedefi ile yapılacak bir siyasetin peşindeyiz.
Kurdaki yükselişten, EMTIA fiyatlarının artışından kaynaklanan bir hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız. Dünyada da böyle bir durum var. Bu süreçte Türkiye, üretim ve istihdam gücü ile şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha göstermiştir. Küresel ekonomi 3.1 daralırken, Türkiye 2020 yılında 1.8 büyüdü. Büyüme gerçekleştiren Çin ile birlikte iki ülkeden biri olduk. Hızla artan girdi fiyatlarına rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 11 ile 2021 yılında son 10 yılın en büyük büyüme oranına ulaşmıştır.
Kişi başına düşen milli gelirimizin döviz kurundaki yükselişe rağmen bir önceki yıla göre 900 dolar artarak 9 bin 535 dolar olarak gerçekleşmesi de önemli bir gelişmedir.
Geçtiğimiz aralık ayı itibarıyla istihdam 30 milyonu aşarak tarihi bir seviyeye çıkmıştır. RusyaUkrayna savaşı ülkemizde de enflasyonu olumsuz etkiliyor. Çok sayıda adım attık, atıyoruz, atacağız.
Elektrikte ve doğal gazda sübvanseler ile vatandaşımızı korumayı sürdürüyoruz. Akaryakıttaki artışı da yakından takip ediyoruz. Sondaj gemilerimizi inşallah 5'e çıkarıyoruz. Sondaj çalışmalarında çok daha güçlü bir hale gelmiş olacağız. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları mercek altına aldık, gereken neyse yapıyoruz.
Dünyada gücü elinde bulundurduğunu söyleyen ülkeler neredeler? Geldiler mi, gereken desteği verdiler mi? Sadece bol bol nasihat çektiler. Herhangi bir insani destek yok. Kuratarma adına attıkları bir adım yok. Tam 11 yıldır bölgemizdeki katliamları uzaktan izliyorlar.
Katliamları engelleyecek, çatışmaların önüne geçecek, zulmü durduracak hiçbir adım atılmadı. Güya gelişmiş ülkeler adet yerini bulsun şeklindeki mesajlar dışında zulme ses çıkarmadılar. Bu süreçte yalnız bırakılmadık, gizli açık pek çok şantaja, ambargoya da maruz kaldık.
Teröristlerin on binlerce tır dolusu silahlarla desteklendiğini gördük. Buna Avrupa ve ABD dahil. Yüzlerine bunu söyledik. Mazlumları dinine, kökenine, derisinin rengine göre ayıran bir zihniyetin hiçbir medeniyet ve milliyet ile bağı yoktur.
Rus sanatçılarına, sporucularına yönelik cadı avını da kabul etmiyoruz. Putin'in arkadaşı diye flarmoni orkestrası şefinin görevine son veriyorsunuz. Dosteyvski'nin eserlerine yasak getiriyorsunuz, böyle saçmalık olur mu? Bağdat'ta kütüphaneleri yakıp yıkan Hülagü'den bunun ne farkı var? Aynı bu.
Şimdiden 2 milyon insan evlerini terk etti. Böyle gitmesi halinde rakamın 510 milyonu bulması yakındır. Aralarında sivillerin de olduğu binlerce insan hayatını kaybetti. Diğer savaşlarda olduğu gibi bunda da acıyı savunmasız kadınlar ve masum çocuklar çekiyor.
Bize ve tüm insanlığa savaşın gerçek yüzünü bir kez daha gösteriyorlar. Savaş ve savaşların kazananı kesinlikle olmaz. Kalbinde merhamet olan birinin çocukların yüzündeki o korku ve dehşeti görüp de hüzün duymaması mümkün değil. Şimdiye kadar insani yardımdam diplomatik temaslara birçok adım attık.
Bazı liderler ile bir, bazıları ile birkaç kez görüşme fırsatımız oldu. Stoltenberg, Lukaşenko, Aliyev, Zelenskiy, Charles Michel, Vucic, Trudeu, Putin ile defalarca görüşmek sureti ile defalarca görüşerek süreci barış ile çözmek için çaba gösterdik.