AKP ve MHP tarafından hazırlanan, basına ve sosyal medyaya yönelik yaptırımlar içeren "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin tali görüşmeleri, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda dün yapıldı.
CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, komisyonda yaptığı konuşmada,“Dezenformasyonla mücadele etme iddiasıyla hazırlanan teklifte dezenformasyon tanımı yapılmıyor. Yasa, ‘dezenformasyon yasası’ değil; yasa, ‘muhalif sesleri susturma’ yasası. Bu yasanın adını koyacaksak ‘dezenformasyon yasası’ değil ya ‘sansür yasası’ ya da ‘muhalif sesleri susturma yasası’ diyeceğiz” dedi.
Adıgüzel, Bilgi ve İletişim Kurumu’nun (BTK) internet servis sağlayıcılarından abonelerinin erişim trafik kayıtlarını düzenli şekildeki istemesini de eleştirerek, “BTK vatandaşları fişliyor mu” diye sordu.
Adıgüzel, şunları kaydetti:
“Dezenformasyonla mücadele etme iddiasıyla hazırlanan teklifte dezenformasyon tanımı yapılmıyor. Yasa, ‘dezenformasyon yasası’ değil; yasa, ‘muhalif sesleri susturma’ yasası. Bu yasanın adını koyacaksak ‘dezenformasyon yasası’ değil ya ‘sansür yasası’ ya da ‘muhalif sesleri susturma yasası’ diyeceğiz.
‘TÜRKEN 1 milyarı Amerika'ya gönderdi, Sayın Cumhurbaşkanı’nın oğlu gönderdi, kızı aldı’ dersem dezenformasyonla mı cezalandırılacağım? ‘Benzine zam geldi’ dersem dezenformasyonla mı cezalandırılacağım? Ya da ‘Dolar arttı’ dersem, ‘TÜİK yalan söylüyor’ dersem halkı endişeye mi teşvik etmiş olacağım? Daha somut bir şey söyleyeyim: ‘Ormanlar yanıyor, devlet nerede’ dersem dezenformasyon mu yapmış olacağım? Bunu nasıl yorumlayacağız?
Dezenformasyondan konuşacaksak önce Türkiye'deki İletişim Başkanlığı’nın eteğindeki taşları dökmesi gerekiyor; eğer dezenformasyon eleştirisi yapıyorsa eteğindeki taşları dökecek, milletvekillerini hedef göstermeyecek, önce bu zihniyeti değiştirecek. Ya da iktidar partisinin milletvekilleri, troller üzerinden yeni bir süreç başlatıp sonra tüm dünyaya trol oldukları ispatlanan yeşil toplarla rezil olmayacak. Öte yandan, ’dezenformasyon’ dediğinizde biz niye çekiniyoruz? Çünkü siz, şöyle bir yargı düzeni oluşturdunuz Türkiye'de: Öngörülemeyen.
İl Başkanımız tweet attı, altı yıl ceza aldı. Belediye Başkanımız bir söz söylemiş, yargılanıyor. Ama dönüp bakıyorsunuz; Genel Başkanımıza yumruk atan bir inek hırsızı iki yıllık bir basit yaralama ceza alıyor. Ki bu salonda kimin vicdanı varsa orada bir basit yaralama değil, ne kastı olduğunu çok net bir şekilde de görür.
Türkiye'nin yüzde 80'inden fazlası dinlendiğini düşünüyor. Bakkal da dinlendiğini düşünüyor, siyasetçi de dinlendiğini düşünüyor. Böyle bir ortamdayız, öyle bir yasa teklifi yapıyoruz ki tam bombayı aslında bırakıyoruz. Dönüp şunu demeyeceksiniz. ‘Ya Almanya'da da var, Fransa'da da var, İngiltere'de var.’ Niye? Çünkü Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de bu konular o kadar uzun tartışıldı, bütün paydaşlar sürece katıldı, bir düzenleme ortaya çıktı.
Yine örneğin; sürekli referans verilen AB’deki Dijital Hizmetler Yasası’nda, ancak iki yıllık uzun tartışmaların sonunda uzlaşmaya varıldı. Biz ise tıpkı 2020’de olduğu gibi AKP ve MHP’nin yeni dayatması ile karşı karşıyayız.”
Adıgüzel, BTK’nın internet servis sağlayıcılarından abonelerinin erişim trafik kayıtlarını düzenli şekilde istemesine değinerek, BTK yöneticilerine “BTK internet abonelerini profilliyor mu” diye sordu.
Adıgüzel, açıklamasına şöyle devam etti:
“BTK Başkanlığı, tüm telekomünikasyon şirketlerine ‘gizli’ ibaresiyle bir yazı gönderiyor. Yazıda, bütün şirketlerin abonelerine dair şu bilgileri istiyor: Kullanıcı adı, IP bilgisi, trafik başlama zamanı, trafik bitiş zamanı, hedef IP yani erişilen adres, indirilen veri miktarı, yüklenen veri miktarı. Ayrıca kimlik verileri de toplanıyor, vatandaşların adreslerinden annelerinin kızlık soyadına kadar kaydediliyor.
İnternet abonelerine ait trafik bilgileri de kişisel veri niteliğinde bu arada. Kişisel veri olan trafik bilgisinin işletmeciler tarafından BTK'ya aktarılması Anayasa Mahkemesi tarafından aslında Anayasa'ya aykırı bulunmuş ama yapılan işlemde BTK hiç çekinmiyor. Aslında işlem, yetki yönünden de sakat. BTK, karar organı kurulu fakat BTK Başkanı yazı göndermiş. Ayrıca ‘gizli’ ibaresini de kamuoyundan saklama çabası… Ama bu artık yargıya yansıdığı için ben buna ulaşabildim. Ben de buradan sormak isterim hepinizin önünde. ‘BTK kişileri mi fişliyor? Eğer fişlemiyorsa da beni profilliyor mu? Yani 'Bu adam 3540 yaş arasında, şu kadar maaşı olan, Atatürk’le ilgili haberleri beğenen, kedi sever’ böyle beni fişliyor musunuz?’
Çünkü bu bilgilerin sizinle paylaşılması benim için bir soru işareti. ‘Yarın da Türkiye'yi Cambridge Analytica gibi bir skandalla baş başa mı bırakacaksınız’ diye sorarım.
BTK, işlemin gerekçesinin önleyici ve istihbarat olduğunu söylüyor ama sorduğumuz sorularda istihbaratın da bu işle hiçbir alakasının olmadığı ifade ediliyor. BTK bir kolluk birimi mi? BTK bir istihbarat birimi mi? İstihbarat birimi olmadığı açık. BTK'nın bu belge ve bilgileri başka kurum ve kuruluşlarla paylaşmayacağının garantisi var mı? Bu belge ve bilgilerin başka amaçlarla kullanımı, kişisel davranış verisinin manipülasyonu açısından kritik değil mi?
Dünyada böyle birkaç tane skandal var. Edward Snowden'ın ifşa ettiği ABD'nin, başta ABD vatandaşları olmak üzere yurt dışı dahil iletişim kayıtlarını tuttuğu skandalı hepimiz çok yakından hatırlıyoruz. Ayrıca yine BTK, adli süreçlerde gerektiği zaman iletişim, trafik bilgisini gönderebilmek için bu kayıtları tuttuğunu belirtmiş. Kayıtların tutuluş süresi ise soykırım suçu ve insanlığa karşı suçlarda süre aşımı bulunmadığından süresiz olarak belirtilmiş.
Yani BTK, vatandaşları olağan soykırım şüphelisi ya da insanlığa karşı potansiyel suçlu olarak görüyor, bu durum kabul edilemez. CMK madde 135 gereği, iletişimin tespiti, olağan durumda hâkim kararı, olağanüstü durumlarda da savcı kararı sonrası hâkim onayıyla mümkündür. BTK'nın bu uygulaması, bu hâliyle açıkça kanuna aykırıdır. Daha önce BTK'nın muadili olan kurum FETÖ'cülerin yuvasıdır. Kişilerin profillenebileceği bu kritik veriler ne kadar güvendedir?”