Yandaşlar Kaz Dağları'ndaki katliamı gizlemek için dört koldan saldırıyor. Bu saldırılardan sanatçılar da nasibini alıyor. Fatih Altaylı, tek bir kalemden çıkan argümanla sanatçıları hedef alan isimlerden olan Ersoy Dede'ye zor sorular yöneltti.
"Ersoy Dede, kimilerine göre “karşı mahalle” denilen semtin entelektüel namusuna güvendiğim yazarlarından biridir." diye yazan Altaylı Dede'ye zor sorular yöneltti.
Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle;
Pek çok fikrimiz birbirine çok zıt olsa da, onun fikrine, zikrine saygı duyarım.
Bu yüzden de bu kez kendisine yönelik eleştirime, kızarak değil, “düşünerek” yaklaşacağına inanıyorum.
Sevgili Ersoy, pop şarkıcı Tarkan’ın Kuzey Ege’nin ormanlık dağlarında ağaç kesilerek maden alanları açılmasına yönelik eleştirel tavrına ve tepkisine sana yakışmayacak bir karşılık verdin.
Ve dedin ki, “Senin de o dağlarda evin var”.
Sence oldu mu Ersoy kardeşim?
Kaz Dağları, Kuzey Ege’nin dağları, tepeleri yerleşime kapalı bir alan mı?
Oralarda yüzlerce, binlerce, on binlerce kişinin evi var, köyü var.
Doğa ile iç içe turistik tesisler var, dağ evleri var, şaleler var, dağ köyleri var.
Çanakkale’den başla, Edremit’e, hatta Ayvalık’a kadar...
Dağda bir evi olmak bir dağ köyünde evi olmakla o dağlarda on binlerce ağacı kesmek aynı şey mi!
Tarkan ya da bir başkası oralara kaçak bir ev yapıyorsa, ormanı keserek kendine alan açıyorsa elbette ki haklısın.
Ama bildiğimiz kadarı ile böyle bir şey yok.
O zaman dağda ev sahibi olmakla, dağda ormanı yok etmek nasıl aynı kefeye koyulabilir?
Hele hele “Evin değer kaybedecek diye böyle tepki gösterdiğini” söylemek hiç olmuyor.
Oradaki maden nedeniyle Tarkan’ın evi değer kaybediyorsa, bölge değer kaybediyor demektir.
Bir yer değer kaybediyorsa orada doğru olmayan bir şey yapılıyor demektir.
Öyle değil mi Ersoy kardeşim?