Organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in gündemi sarsan iddialarınının hedefi olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gazetecilerin sorularını yanıtlamaka üzere Habertürk TV'de yayınlanan programa katıldı. Soylu'nun sorulara net yanıt vermediği yorumları yapılırken Habertürk yazarı Fatih Altaylı, ilginç bir iddiada bulundu.
Altaylı, bugünkü köşe yazısında Soylu'nun asıl kitlesinin izleyenler olmadığını Cumhur İttifakı olduğunu söyleyerek, "Bu program izleyicilerin beklentisini karşılamak için değil, Soylu’nun ittifak içi mesajlarını verebilmesi için istenmişti besbelli. AK Parti ve MHP genel merkezlerinde izlense yeterdi" diye yazdı.
Dün akşam Süleyman Soylu, hakkında her pazar daha da ileri giden iddialara yanıt vermek üzere Habertürk’te idi.
Normalde Teke Tek’in olacağı gün ve saatlerde ekranda olmak isteyince ben de yayın saatimi Kübra Par’a vermekte tereddüt etmedim.
Hatta kendisine yapılan “O gün o saatte Altaylı’nın programı var, isterseniz Çarşamba olsun program” önerisine “Çarşamba çok geç” yanıtını verince “Herhalde çok önemli şeyler söyleyecek” diye düşündüm.
Programın ardından programa katılan gazeteciler eleştirildi.
Normaldir ama doğru değildir.
Programı milyonlar izler, herkesin kendince farklı bir sorusu vardır.
Bu sorulardan bazıları 23 saatlik süreye ya sığmaz bazen de akla gelmez.
Hemen “Bak sormadı” diye tezvirat başlar.
Sorsan bile izleyici beklediği yanıtı alamayınca soru soranı suçlamayı sever.
İster ki, beklediği yanıtı da gazeteci versin.
Hele hele bir kriminalin iddialarını sormak iyiden iyiye güçtür çünkü bir yandan da dönüş biletini hazırlamasına destek oluyormuş gibi bir görüntü ortaya koymak da vardır.
Sonuç olarak dün gece izlediğim program benim açımdan tatminkar olmamakla beraber, soru soran gazetecilerle ilgili olumsuz konuşamam.
En azından ilk bölüm dışında.
Çünkü ilk 50 dakikada İsmail Saymaz’ın doğru düzgün yanıtlanmayan “Yahu bu adam AK Parti adına mitingler yapıyordu il il dolaşıp ve AK Parti bu adamı bağrına basıyordu” demesi dışında pek bir soru sorulmadan Soylu’nun tek adam şovu ile geçti.
Bir de Veyis Ateş’in “Kendinizi yalnız hissediyor musunuz?” sorusu vardı önemli denilebilecek. Çünkü bir anlamda “Parti ve Cumhurbaşkanı sizi dışlamış görünüyor" demekti bu soru.
İlk bölümün adı “Soylu’ya göre yakın siyasi tarih" olabilirdi ancak.
Tabii bir de Davutoğlu üzerinden Cumhur İttifakı'na verdiği mesaj vardı.
İkinci bölümde ise özellikle Merdan ve İsmail tüm iddiaları sormaya çalıştılar.
Yanıt alamadılar o ayrı. Ya da tatminkar yanıt alamadılar.
Ama bu gazetecilerin suçu değildi.
Sonuçta işkence yaparak zorla yanıt alacak halleri yoktu.
Sordular, söylenmedi.
Hatta bazı şeyleri birkaç kez tekrarladılar.
Soylu karşısında 4 kişi olmasını da avantaj haline getirdi ve soruları kendince eledi.
Sonuçta ben Soylu’nun niye bir programa çıkmak istediğini anladım.
Hedef kitlesine seslenmek istiyordu ama hedef kitle ne biz gazetecilerdik ne de siz izleyiciler.
Bu program izleyicilerin beklentisini karşılamak için değil, Soylu’nun ittifak içi mesajlarını verebilmesi için istenmişti besbelli.
Boşu boşuna milyonların izlemesine gerek yoktu.
AK Parti ve MHP genel merkezlerinde izlense yeterdi.