Çalışanların en önemli güvencelerinden biri olan kıdem tazminatının “Fon” adı altında iç edilmesinden söz ediyorum.
Umarım yapmayacaksınız, umarım yapamazsınız.
Ayıptır...
Hadi onu önemsemiyorsunuz, “Günahtır.”
Hak yemektir.
Kıdem tazminatı çalışanın garantisidir.
Çalışanının çocuklarının rızkıdır, kısmetidir.
Hele hele işlerin kötüye gittiği zamanlarda.
Eskiden zaten çok önemli bir kaynaktı işçi, memur için.
“Emekli ikramiyesi” idi adı.
Çalışma hayatının sonunda bunu aldın mı, çok eskiden bir ev, bir otomobil alırdın.
Sonra otomobil gitti ev alabilir oldun.
Ardından ev gitti otomobil alabilir oldun.
Şimdi belki 2. el bir otomobili zar zor alıyorsun.
Ya da belki çoluk çocuğa düğün yapıyorsun.
Ama olsun.
Hiç yoktan iyi.
Bu bir yönü.
Diğer yönü…
Aç kalmanın önündeki engel.
Patron işleri iyi gitmediği için ya da artık sana ihtiyacı kalmadığı için seni işten çıkarıyor.
Alıyorsun kıdem tazminatı ayrılıyorsun. Bazen aylarca, bazen yıllarca yeni bir iş bulamıyorsun.
Hiç değilse bir süre o kıdem tazminatı ile geçiniyorsun.
Çocuğun okul taksitini ödüyorsun, üniversite harcını ödüyorsun, birkaç ay da olsa evin kirasını ödüyorsun, aileyi doyuruyorsun.
Yeni bir iş buluncaya ya da yeni bir hayat organize edinceye kadar bir kara gün akçesi oluyor o tazminat sana.
Şimdi buna göz dikilmiş anladığım kadarı ile.
Çalışanın bu hakkı cebellezi edilecekmiş.
Fon adı altında.
Biz biliriz bu fonların ne olduğunu.
Mesela, şimdi ilk kez işe yaramış görünen işsizlik fonu yıllardır nerede?
Otoyollara harcandığı söylenen deprem fonu nerede?
Toplu konut fonu nerede?
Bilmiyorsanız ben size söyleyeyim.
Fon nerede?
Suya düştü.
Su nerede?
İnek içti?
İnek nerede?
Dağa kaçtı?
Dağ nerede?
Yandı bitti kül oldu!
Not: Genç okurlar arasında başlıktaki cebellezi kelimesinin ne anlama geldiğini bilmeyenler olabilir. Lütfen sözlükten bakın. Google’a yazın o söyler.