Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ın “Suriyelilere vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı verilmesi büyük hata oldu. Böyle giderse biz azınlığa düşeceğiz. 12 yıl sonra Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Suriyeli olacak. Toprak almaları yasak ama Türk ortakları üzerinden ara senediyle sürekli toprak alıyorlar. Uyarıyorum; Hatay gidiyor" şeklindeki ifadesi, Suriyeli sığınmacıların durumunu yeniden tartışmaya açtı.
Kimileri Savaş'a tepki gösterirken, kimileri de bu değerlendirmelerin oldukça önemli olduğu yorumlarını yaptı.
Bunlardan biri de Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı'ydı. 'Faşistlik' suçlamasının yapıldığını kaydeden gazeteci, şunları söyledi:
"Peki Lütfü Savaş’ın ardından açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği sayılara ne diyeceksiniz!
Bugüne kadar Türkiye’deki Suriyeli göçmenlere;
97 milyon poliklinik hizmeti verilmiş.
2,6 milyon ameliyat yapılmış.
3 milyon yataklı tedavi hizmeti uygulanmış.
Ve sıkı durun;
760 bin Suriyeli bebek doğmuş.
Ama bu iyimser bir resmi sayı. Çünkü Türkiye’de 10 yaşın altındaki Suriyeli sayısı 1 milyon 68 bin. Şu anda Türkiye’deki resmi Suriyeli göçmen sayısı ise 3 milyon 700 bin. Burada bulundukları süre içinde neredeyse yarı yarıya artmışlar anlamı çıkıyor bu sayılardan.
Türkiye’nin ortalama nüfus artış hızı yüzde 1,1. Suriyeli göçmenlerin ortalama yıllık nüfus artış hızı yüzde 5. Hemen hemen 5 katı. Savaş'ın sözlerinden değil, kendi Bakanınızın ve kurumlarınızın verilerinden yola çıksanız bile durumun vahametini hesaplamanız, birkaç on yıl içinde ülkenin nereye gideceğini görmeniz mümkün.
Bırakın şimdi faşistlikle suçladığınız eski AK Partili, yeni CHP’li Lütfü Savaş’ın açıklamalarını, kendi kurumlarınızın verdiği resmi sayılara bakın ve gerçeği artık görün. Ortada çok ciddi bir sorun var. Bakın paradan puldan bahsetmiyorum.
Suriyeli göçmenlere verilen 97 milyon poliklinik hizmetinin, 2,6 milyon ameliyatın, 3 milyon yataklı tedavi hizmetinin bu ülkenin fakir vatandaşlarına yüklediği milyarlarca dolarlık faturadan, vatandaşlara verilen sağlık hizmetinin kalitesini düşürmesinden söz etmiyorum.
Bu ülkenin demografisinin değişmesinden, geleceğinin riske girmesinden söz ediyorum. Hem de yönettiğiniz devletin resmi rakamları ile. Kendi verdiğiniz sayılar ile.
Geçmişte, kürsülerden, sahnelerden Türkiye’ye davet ettiğiniz Fetullah Gülen Örgütü ile ilgili yaptığımız tüm uyarılar karşısında bizi din düşmanlığı ile suçladınız. Uyarıları dinlemediniz. Sonra 'Kandırıldık' diye işin içinden çıktınız, af istediniz. Şimdi yine uyarıyoruz, 'Faşist' diyorsunuz. Yarın yine 'Kandırıldık' diyecek, af isteyeceksiniz."