Korkusuz Gazetesi yazarı Hüsnü Mahalli, Suriye'deki durumu değerlendirdiği köşe yazısında 'Yani diktatörlükler ve diktatörlerin beslediği cehalet, yoksulluk ve içi boş dinsel safsatalar. Benden söylemesi durum yani risk hayal edilmeyecek kadar büyük.' sözleriyle bölgedeki durumu yazdı.
Üç gün Halep'teydim dün de Şam'a geldim.
Halep, Hatay'a bir Gaziantep'e iki saat uzaklıkta.
2011 öncesinde bu üç kardeş şehir insanlarıyla birlikte çok mutluydu.
2010 yılında bir milyon kadar Türk vatandaşı Halep'i ziyaret etmiş.
Müthiş dostluklar ve iş ortaklıkları kurulmuştu. Kelaynaklar konusunda bile.
Konumuz Hatay ve Gaziantep olmadığı için Halep'i anlatacağım.
2011 öncesinde kent ve çevresinde 5 milyon kadar insan yaşardı.
Halep'e bağlı Menbiç ve Aynelarab (Kobani) YPG ve Amerikalılar'ın elinde.
Cerablus ve ElBab ÖSO ve TSK'nın kontrolünde.
İnsanların yarısı yıkık kente dönmeye başlamış ama hala onlarca sorun var.
Örneğin teröre karşı direnerek kentten ayrılmayanlarla kaçanlar ve şimdi dönmeye çalışanlar arasındaki güvensizlik ve sosyal çatışmalar.
Herkes size bir hikaye anlatır.
Halep'lilerin en az bir milyonu Türkiye'de.Haleplilerin en az bir milyonu dünyanın dört bir yanına dağılmış.
2011 öncesinde yaklaşık bir milyon olan Hıristiyan ve Ermenilerin sayısı şimdi 150 bin civarında.
Halep'li çocukların en az yüzde yirmisi okula gidemiyor ya da ilkokulu tamamlamadan bırakıyor.
Göç ve ölümlerden dolayı Halep'te kadınların sayısı erkeklerin iki katı.
2011 öncesinde Halep'te 1470 üniversite öğretim üyesi vardı şimdi 813 kalmış.
Ambargo nedeniyle başka ülkelerde düzenlenen bilimsel etkinliklere katılamıyor ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyemiyorlar.
2011 öncesinde farklı alanlarda uzmanlaşsınlar diye devletin Batılı ülkelere gönderdiği 625 gençten yalnızca 86'ı geri dönmüş.
2011 öncesinde Halep'te 1860 doktor vardı şimdi bu sayı 680.
2011 öncesinde Halep'te farklı ölçeklerde 1495 fabrika ya da atölye vardı şimdi 328.
Elektrik, su ve alt yapı hizmetlerinde çok ciddi sıkıntılar var ve insanlar şaşkın.
Beslenme, yaşam koşulları, çevresel faktörler insanların yaşamını zorlaştırıyor.
Üstüne üstlük ekonomik zorluklar herkesi perişan etmiş durumda.
2011 öncesinde üniversitede bir hoca 1600 Dolar karşılığı Suriye lirası maaş alırken şimdiki maaşı 130 dolar ediyor.
Özetle 2011'den sonra insanlar çok acı çekti ve çekiyor ama her şeye rağmen umutlu olmak istiyorlar.
Ama kolay değil çünkü savaş henüz bitmedi ve Suriye sorununu çözmek çok zor.
Irak, Libya ve Yemen'in hemen hemen tüm kentlerinde durum Halep'ten farklı değil.
Kanlı Arap Baharı'nın müthiş başarısı.
Kimin umurunda bilemem ama çok acılı bir coğrafyada yaşıyoruz.
Türkiye artık her şeyi ile bu coğrafyanın merkezinde.
Suriye rahat olmazsa Türkiye asla mutlu olamayacaktır.
Halep, Suriye ve coğrafyanın her yerinde insanların sosyal, kültürel, ahlaksal, ruhsal, bedensel ve psikolojik sorunları var.
İçi boşaltılmış, yüzeysel, çağdışı ve ilkel dini tartışmalar çok farklı toplumlar yaratmanın peşinde.
İçerde ve dışarda bu plan ve projeler için kafa yoranlar şimdiye dek hep başarılı oldular.
BOP, Arap Baharı ve Yeni Ortadoğu Planları onların özel üretimi.
Bölgedeki siyasal iktidarların yapı ve karekteri adamların işini kolaylaştırıyor.
Yani diktatörlükler ve diktatörlerin beslediği cehalet, yoksulluk ve içi boş dinsel safsatalar.
Benden söylemesi durum yani risk hayal edilmeyecek kadar büyük.
Bu belalardan tek başına kurtulmak imkansız.
Kurtuluşun reçetesi Türkiye'de.
Her şeye rağmen Türkiye'de umut var.
Suriye düşerse, dağılırsa, çökerse ve bitirilirse Türkiye'nin de kurtuluşu yok ve asla olmayacaktır.
Suriye üzerinden bir taşla bir çok kuş vurulacak.
VURULACAK.
Büyük hedef Türkiye.
Tehlike çok büyük.
Kısa, orta ve uzun vadede.
Tüm coğrafyamız dağıtılmak üzere.
Hiç kimsenin ‘Bana ne' deme lüksü yok ve olmamalı.
İlkellik, dini bağnazlık ve vasat kültürün düşünce kalıpları hepimizi yok etmek istiyor.
Ya insan gibi onurla yaşayacağız ya da egemen güçlerin kölesi olacağız.
Halep, Şam ve Beyrut sokaklarından ve insanlarından bunu öğrendim.
Hem de çok net.
Herkes İstanbul'dan mucize bekliyor.
O da gerçekleşmezse herkes 100 yıl öncesine dönmeye hazırlansın.
Yeni SykesPicot, Balfour ve Sevr'lere!