Hüsnü Mahalli, bugünkü "Bu işin sonu yok" başlıklı yazısında, "Açıklama ve davranışlara bakılırsa Ankara Suriye sorununun çözümünü istemiyor." dedi ve "Yakın gelecekte çözüm olmayacaksa orta ve uzun vadede Türkiye ve dolaysıyla bölgenin başı beladan kurtulmayacaktır." diye ekledi.
Suriye meselesini yazan Mahalli AKP'yi eleştirerek "yakın gelecekte Türkiye çok ciddi sıkıntılarla karşılaşacak." uyarısında bulundu.
Ankara istemediği sürece Suriye sorunu çözülmez.
Suriye sorunu çözülmediği sürece Türkiye’nin başı beladan kurtulmaz ve Türkiye’nin dış ve iç sorunları giderek derinleşir.
Sorunlar derinleştikçe AKP baskılarını artırır.
Baskılar artıkça işler daha da zorlaşır.
AKP istemediği için 4050 bin NUSRA’cının bulunduğu İdlib sorunu çözülemiyor.
Saatli bomba gibi adamlar orada kaldığı sürece risk artar.
Onlar orada kaldığı sürece TSK, Putin’in ‘girebilirsin’ dediği Fırat’ın batısından çekilmez.
TSK Fırat’ın batısından çekilmediği sürece Ankara o bölgeye yaptığı harcamalara devam eder.
TSK Fırat’ın batısından çekilmediği sürece Ankara on binlerce militanı olan ‘Suriye Milli Ordusunu’ beslemeyi sürdürür.
Bununla yetinmeyen Ankara şimdi Fırat’ın doğusunda benzer konumda.
440 kilometrelik Güvenli Bölge için Fırat’ın doğusuna giren TSK Rusya ve ABD’nin belirlediği sınırlar çerçevesinde 90 kilometrelik bölgeyle yetinmek zorunda kaldı.
Buralardan güneye çekilen YPG’liler ABD’nin koruması altında keyifleri yerinde.
Onları bahane eden Amerikalı askerler Suriye petrolünü alıp götürüyor.
Bonkör Amerikalılar İsrailli dostlarına da pay veriyor.
Var olan durumdan yararlanan İsrail tüm kurumlarıyla bölgede.
Özellikle müthiş faaliyetleriyle Mossad.
Sınırın geri kalan bölgeleri Suriye askeri ve YPG’lilerin kontrolünde.
ABD desteği devam ettiği sürece YPG’liler silahlarını bırakmaz.
30 kilometre güneye çekilmek hiçbir şey ifade etmez.
PKK ideolojisiyle yetiştirilen 50 bin civarında YPG’li artık Türkiye için ciddi bir sorun.
ABD ve Batı onları ‘terörist’ olarak değil IŞİD’i yenen ‘kahramanlar’ olarak görüyor.
Bu durum devam ettiği sürece yakın gelecekte Türkiye çok ciddi sıkıntılarla karşılaşacak.
Acı olan Ankara’nın bu durumdan kurtulma niyet ve çabasının olmadığıdır.
Açıklama ve davranışlara bakılırsa Ankara Suriye sorununun çözümünü istemiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan son konuşmasında ‘Suriyeli mültecileri geri göndermeyiz’ dedi.
Erdoğan’ın danışmanı İbrahim Kalın ‘Suriye’de BM denetiminde seçimlerin yapılması ve içerde ve dışarda tüm Suriyelilerin oy kullanmasından’ söz etti.
Fırat’ın doğusu ve batısında bu durum devam ettiği sürece böyle bir seçimin yapılamayacağı ortadadır.
Örneğin yapılması istenilen ‘demokratik ve özgür’ başkanlık ve parlamento seçimlerinde Esad ve Baas partili adaylar propaganda için Türkiye’ye gelirse AKP ne yapacak?
Ya da YPG Komutanı Mazlum Abdi benzer nedenlerle Türkiye ya da Avrupa ülkelerinde seçim kampanyası düzenlerse kim ne diyecek?
Bu ve benzeri koşul ve olasılıklar devam ettiği sürece Suriye’de çözüm pek olası görünmüyor.
Türkiye, ABD, Rusya, PYD/YPG, NUSRA, İsrail ve beleşten geçinen Suriye ‘Milli Ordusu’ var olan durumdan memnun görünüyor.
İran destekli Esad’ın bu durumundan mutlu olan Suudi Arabistan ve Körfez’in kral, emir ve şeyhleri ABD’nin emir ve hizmetinde.
Bütün bunları ve daha fazlasını bilen AKP işine geldiği sürece çözüm için adım atma niyetinde görünmüyor.
Her konuda CHP’ye yüklenen AKP bu konuda da ‘Şam ile görüşün’ önerilerine çok kızıyor.
Kızıyor çünkü çözüm istemiyor.
İstemiyor çünkü ideolojisi buna izin vermiyor.
2011 kanlı ‘Arap Arap Baharı’yla başlayan dünya İslamcılarının lideri olma hayalleri devam ediyor.
Bu söylemin Ankara’ya yüklediği çok ağır maddi, siyasi, askeri ve çok daha farklı görev ve sorumluluk yüklüyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu her konuşmasında ‘BOP EşBaşkanlığı’ vurgusu yapıyor.
Özetle yakın gelecekte AKP ile Suriye’de çözüm pek olası görünmüyor.
Yakın gelecekte çözüm olmayacaksa orta ve uzun vadede Türkiye ve dolaysıyla bölgenin başı beladan kurtulmayacaktır.
Yaşayan görecektir.
Yüz yıllık tarih dersleri bunu gösteriyor.
SaykesBicout, Balfour ve Sevr.
Anlaşılan 100 yıldır hep birlikte yaşadığımız bunca düşmanlık, kavga, savaş, kin, nefret, gözyaşı, acı, yoksulluk ve karanlıklar yetmemiş.
AKP bunu istiyorsa tehlikeli yoluna devam edebilir.
Ya da ‘Yok ben yanlışlarımın farkındayım’ diyerek gider Suriye devletiyle barışır.
AKP bunu yaparsa yukarda ancak bir bölümünü özetlemeye çalıştığım tüm sorunlar maksimum üç ay içinde çözülür.
Yapmazsa da karanlığın da karanlığı yakında her yeri kaplar.
Görünen köy kılavuz istemez.