Hüsnü Mahalli, bugünkü "120150" başlıklı yazısında, "Fırat'ın doğusu tam bir fiyasko.Fırat'ın batısı muamma. ABD ve Rusya ile ilişkiler yakında Ankara'yı çok zorlayacak." ifadelerini kullandı.
" Umarım beni yanıltır ama olağanüstü bir durum gelişmezse AKP şimdiki politikasından vazgeçecek gibi görünmüyor." diyen Mahalli'nin yazısı şöyle:
ABD ile yapılan anlaşmayla 120 saatlik süre tanındı.
Süre öncesinde ve sonrasında Trump Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye'ye söylendiğini bırakmadı.
O da yetmedi Kongre rekor oyla Erdoğan ve Türkiye ile ilgili yaptırım kararları aldı sonra da Ermeni tasarısını kabul etti.
Olay çok vahim ama her nedense hiç kimsenin umurunda değil.
Peki Rusya ile yapılan anlaşmayla ne oldu?
150 saatlik süreden söz edildi.
120150 saatlik süre öncesinde ve sonrasında operasyonlar durduruldu ve Türk Ordusu 100 kilometrelik sınır hattında iki kasabayla yetinmek zorunda kaldı.
Geri kalan 380 kilometrelik sınır boyunda Suriye askeriyle Rus askeri dolaşıyor bazen de Rus askeriyle Türk askeri.
710 km derinlikte.
Peki ne oldu o kahramanlık türkülerine?
Ne oldu camilerde okutulan Fetih sürelerine?
Savaşılacak kimse olmayınca Amerikalı askerler çekip gitti.
Adamların derdi petrol kuyuları.
Biraz da YPG/SDG'le dalga geçiyorlar.
‘Biz gidersek Türkler ve Suriyeliler sizi hamm eder' modundalar.
Peki Türkiye bu işten ne anladı?
Kocaman bir HİÇ.
YPG/SDG'liler 30 kilometre güneye çekildi ama ABD'den aldıkları silahlar duruyor.
Fırat'ın doğusuna yayılmayı sürdüren Suriye ordusu şimdi artık Türk sınırında.
Suriye ordusunun karşısında Türkiye destekli ama Şam'a göre terörist olan Suriye Milli Ordusu militanları var.
Senaryo yazanlar olası bir savaşta taraflar birbirine girecek ve ABD malı götürecek.
Bildik kansupetrol üçgeni.
Petrolü Trump alacak, su İsrail'in hedefinde ve kan Kürt, Türk ve Arap kanı.
O da hem ucuz hem de bol.
Herkes Kürtler için ve Kürtlerle savaşıyor.
Ya da hesap kitap yapıyor.
2011 öncesinde Fırat'ın doğusunda Suriye'nin günlük petrol üretimi 390 bin varil idi. Şimdi 50 bin civarında ve kontrolü ABD ve SDG'nin kontrolünde.
2012'den beri bölgeyi yöneten PYD/YPG her şeyi Kürtleştirmeye çalıştılar.
Adamlar Kürt devletinin kurulacağına inandırılmıştı.
İlk okula gidenlere Arapça bile öğretilmedi.
Tıpkı Kuzey Irak'ta olduğu gibi.
1991'den sonra Irak'dan ayrı yaşayan Kuzey bölgesindeki insanların ezici çoğunluğu ve özellikle 40 yaş ve altı Kürtler Arapça bilmiyor.
Durum böyle olunca Irak'tan sonra Suriye'de de Araplarla Kürtlerin diyalog kanalları koparılmak isteniyor.
Bu sağlanırsa yeniden birlikte yaşama olanakları azalır.
Yedi yıldır bölgedeki devletin tüm kurumları PYD/YPG tarafından yönetiliyor.
Buna benzer çok fazla detay var.
İşler hiç kolay değil.
Suriye, Türkiye ve bölgenin yeniden normalleşmesi için samimiyet gerek ama o da yok.
Fırat'ın doğusu tam bir fiyasko.
Fırat'ın batısı muamma.
ABD ve Rusya ile ilişkiler yakında Ankara'yı çok zorlayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta Suriye Milli Ordusu'nu öve öve bitiremiyor.
Esad ise üç gün önce ‘SMO; IŞİD ve NUSRA'dan farkı yok ve Erdoğan onu Türk Ordusu'ndan daha fazla seviyor' dedi.
Umarım ben yanılırım ama AKP iktidarıyla biz daha bu Suriye işini 1015 yıl daha konuşuruz.
Umarım beni yanıltır ama olağanüstü bir durum gelişmezse AKP şimdiki politikasından vazgeçecek gibi görünmüyor.
İdeoloji meselesi.
Suriye'de vazgeçerse Türkiye'nin içinde de vazgeçer.
Bu olası görünmüyor.
Putin ama öncesinde Trump ne yapar bilinmez ama Amerikalılar bu kez çok ciddi.
Avrupalılar da öyle.
Washington'a gider mi bilinmez ama ErdoğanTrump ilişkisi her şeye gebe.
Konumuz Kürt dostların deyimiyle ‘Ya herro ya merro'.
Bazılarına göre İspanyolca kökenli bir deyim:
Ya savaş ya ölüm.
İkisi de berbat.
Biz barıştan yanayız.
Onun için de mücadele ederiz.
Mehter Takımı bizi heyecanlandırır ama bir ileri iki geri gitmekten de hiç hoşlanmayız.