Bu olayın bize gösterdiği diğer bir gerçek de artık bu iktidarın yönetme ehliyetinin kalmadığıdır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sokağa çıkma yasakları konusunda ikinci kez boşa düştü.
Hatırlanacağı gibi 10 Nisan gecesi ilan edilen sokağa çıkma yasağı, ülkede büyük kaosa neden olmuş, süreç Soylu’nun istifa girişimine kadar gitmişti.
Birgün'de yer alan derleme habere göre; Bakan Soylu’nun 10 Nisan günü verdiği sokağa çıkma yasağı kararının Erdoğan’dan habersiz olması zor ihtimal. Yasağın ilk saatlerinde kararın Erdoğan’la istişare halinde aldığını da beyan etmişti. Ne hikmetse sonra bütün sorumluluğu üzerine alıp istifa etti. Başarısızlığın en somut halini almış fotoğraf karesine bir kez daha Erdoğan’ı sokmamış oldular.
Bu hafta içi 48 saat içerisinde üç kez değişen sokağa çıkma yasağında da durum çok farklı değil. Sağlık Bakanı Koca, “Yasak olmayacak” dedikten 24 saat sonra İçişleri Bakanlığı, genelgeyle hafta sonu 15 ilde sokağa çıkmanın yasaklandığını duyuruyordu.
Üstelik yasaklama ülke bir bütün olarak normalleşme havasına girdiği, başarı öykülerinin yazıldığı, esnafın belki işim açılır dediği günlerde yaşandı.
Süleyman Soylu’nun böyle bir karar alırken hiçbir şekilde Erdoğan’a danışmamış olması çok olasılık dahilinde değil. Bir de sadece 50 gün önce kendisini istifaya kadar götüren örnek hafızalarda tazeliğini korurken böyle bir davranış ancak “delilik” olarak tanımlanabilir.
Soylu şimdilik suskun… O yüzden neden sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, Erdoğan’ın neden bu yasağı kaldırdığına dair net bir bilgiye şimdilik ulaşılamadı.
Yasakla ilgili iki ihtimal konuşuluyor: Birincisi normalleşmeyle birlikte vaka sayılarında yaşanan artışın hafta sonu kontrolden çıkma korkusu. İkincisi üç isme dair Meclis’te alınan milletvekilliklerini düşürme kararına karşı eylem yapılma ihtimaline karşı sokağın yasaklanma girişimi olarak alındığı konuşuluyor.
Bu iki ihtimal içinde akla yakın olan kuşkusuz ki ilk seçenek gibi duruyor. Ama bu seçeneğin aynı zamanda Erdoğan kabinesinin “artık güvendeyiz” söylemini de boşa düşürdüğünü söylemek durumundayız.
Erdoğan bir kez daha tepki çeken yasak kararını kaldırarak yaşanan garipliklerle ilgisinin olmadığı mesajını vermiş oldu. Ama hiç yara almadan kurtulma şansı yok. Eğer Soylu böylesi önemli kararı Erdoğan’a danışmadan alabiliyorsa, bu artık kabinede Erdoğan ve ailesinin otoritesinde delikler açıldığını gösterir. Yok, eğer yasaklama ortak kararı ise ve Soylu yalnız bırakılıyorsa bir kez daha sesiz kalma şansı yok. Artık çok net ki yaşanan bu sürecin tarafları var. Bu kez bu taraflardan biri çok daha ölümcül darbe yiyecek. Bu da hiç tartışma yok ki Soylu olacak. Bir taraftan Mehmet Ağar diğer taraftan Bahçeli’nin gayretleri ne sonuç verir bilinmez.
Bu olayın bize gösterdiği diğer bir gerçek de artık bu iktidarın yönetme ehliyetinin kalmadığıdır.