Auto-Created-3
12 Mart 2021 ( 1025 izlenme )
Reklamlar

İmamoğlu'nun avukatı konuştu

Odatv, İmamoğlu’nun yargılandığı dava dosyasını tüm ayrıntılarıyla incelemeye devam ediyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında dönemin Ordu Valisi Seddar Yavuz'a "hakaret" ettiği iddiasıyla açılan dava sonunda, eğer İmamoğlu ceza alır ve kesinleşirse başkanlığı düşecek.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Sercan Polat da son durumu ve atılacak adımları Odatv’ye anlattı.

“Avukatlar olarak biz, ne olursa olsun hukukun olduğu gibi işleyebileceğine inanmak ve bu sistemi çalıştırmak için çaba göstermek zorundayız” diyen Avukat Polat, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dava açılmadan önce yaptığı "Cezası belli bir süreyi aşarsa başkanlığı düşecektir" sözlerini de yorumladı.

Avukat Sercan Polat şunları söyledi:

Elbette yargıya güvenin gittikçe azaldığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarını bu davaya müdahale olarak görenler oldu. Ancak dosyanın mevcut durumu göz önünde bulundurulduğunda, beraat dışında bir kararın iktidara fayda sağlayacağı hesap ediliyorsa kanaatimce bu bir hata olur.

Zira her şeyden önce Cumhurbaşkanlığı’na yazdığımız yazıda eski büyükşehir belediye başkanlarının VIP salonlarını kullanma hakkı olduğuna dair CİMER cevabı dosyada mevcuttur. Dava hakkında Cumhurbaşkanı’nın bir iradesi olduğu düşünülüyorsa, iradenin bu resmi cevap yönünde olduğu kabul edilmelidir. Ben kararın da bu resmi cevapla çelişmeyeceği konusunda iyimserim.”

"ADALETE İNANCI ZEDELEYECEK OLAYLAR"

“İddianamenin hazırlanışı ve dava süreciyle ilgili eleştiril yapılmıştı. Bu davanın siyasi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu da yanıtlayan avukat Polat, “Elbette yargılama sürecinde adalete inancı zedeleyebilecek bazı şeyler yaşandı” diyerek şu örnekleri paylaştı:

“Soruşturma aşamasına müvekkilin beyanları alınırken tanık listemizi bildireceğimizi ve hatta birkaç tanığın ismini de belirtmemize rağmen, İstanbul’da alınan ifadeyle aynı gün Ordu’da dava açılmıştır. Müştekinin tanıkları dinlenirken bize süre dahi verilmeden, görülmemiş bir hızla soruşturma aşaması sonlanmıştır.

Davada önceki hakim, müvekkilin ‘itlik yapmıştır’ sözlerini söylediğine dair görüşünü duruşma tutanağına yazdırmış, görüşünü hükümden önce açıkladığı için tarafımızca reddi hakim talebinde bulunulmuştur. Bunu incelemekle görevli ağır ceza mahkemesi talebimizi kanuna aykırı olarak itiraza kapalı şekilde reddetmiştir.

Dosyanın yeni ve halen mevcut hakimi, müştekinin 12 adet tanığı hem soruşturma aşamasına hem de kovuşturma aşamasına dinlenmesine rağmen bizim farklı konularda, farklı bilgi ve görgüye sahip 10 tanığımızın dinlenmesi reddetmiştir. Bu nedenle tarafımızca hakimin tarafsızlığın yitirildiği gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulunulmuş ancak bu talepleri reddedilmiştir. Hakim görevine halen devam etmektedir ve tarafsızlığını koruduğunu reddi hakim sürecinde beyan etmiştir. Sayın mahkeme hakiminin değerli tecrübe, bilgi ve vicdani kanaati ve bu yöndeki açıklamalarına dayanarak; Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında kabul edilen tüm esasların bu davada açıkça reddedilmeyeceği konusunda iyimseriz.

Dosyada müvekkilin sesinin kısık olduğuna dair tanık beyanları ve görüntüler mevcuttur. Ses kısıklığı halinde ‘basitlik’ kelimesinin ‘itlik’ olarak duyulmasının ihtimal dahilinde olduğu, bundan ancak dudak okumayla emin olunabileceğine dair bilimsel görüş dosyada mevcuttur.”

"DOSYAYA BİLİMSEL VE HUKUKİ GÖRÜŞLER SUNDUK"

Bu konuya ilişkin alınan bilimsel görüşü de dosyaya sunduklarını anlatan Avukat Polat, Prof. Dr. Ahmet Konrot’ın bu olaya ilişikin verdiği mütalaayı hatırlattı:

“Ses kısıklığına bağlı olarak konuşma olumsuz yönde etkilenebilir; hecelerin sesli olarak üretilmesi mümkün olamayabilir. Böylece söylenmek istenen sözcüğün tamamı yerine bir kısmı duyulacak ve anlaşılacak şekilde üretilmiş olur. Buna bir de çevre sesleri, kayıt kalitesi vb. unsurlar da eklendiğinde, konuşmanın anlaşılırlığı (ne söylendiği) üzerine karar birliğine varmak mümkün olmayabilir.

Özellikle kalabalık ortamlarda, pek çok kişinin aynı anda konuştuğu durumlarda, sesler birbirini maskeleyebilir ve belirli bir konuşmacının söyledikleri onu bir metre yakınında olan kişiler tarafından bile anlaşılamayabilir.”

"ELEŞTİRİ HAKKI KAPSAMINDA"

Dosyaya hukuki mütalaa da sunduklarını aktaran Avukat Polat, “Türkiye’nin insan hakları alanında çalışan çok değerli iki akademisyeni olan Prof. Dr. Durmuş Tezcan ve Doç. Dr. Murat Önok dosyaya şu şekilde bilimsel görüş sunmuştur; ilgili söz ‘itlik’ olarak kabul edilse dahi TDK’ya göre ‘terbiyesizlik yapmak’ anlamına gelen bu sözün, kamu gücünün kullanılmasına yönelik tasarrufun nitelendirilmesi olarak kullandığından eleştiri hakkı kapsamında kabul edilmesi gerekir” dedi.

"DOSYA BERAAT KARARI VERİLEMSİNİ ZORUNLU KILIYOR"

İmamoğlu’nun aleyhinde apaçık bir mağduriyet yaratılmasını kimsenin istemeyeceğine inandıklarını aktaran Avukat Polat, “Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından etkilenerek mütalaa verilmişse de günün sonunda verilecek kararla Cumhurbaşkanı’nın önceki hafta ‘Hiç kimse, eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz’ şeklindeki sözünün boşa çıkarılacağına ihtimal vermiyoruz. Zira dosyanın mevcut durumu beraat kararı verilmesini zorunlu kılıyor” ifadelerini kullandı.

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Erdoğan'dan 23 Haziran sonrası dikkat çeken geri adım! Selçuk Geçer, doların 20 TL'yi aşacağı tarihi açıkladı Kılıçdaroğlu'ndan Mehmet Şimşek iddialarına net yanıt İşte CHP'nin elindeki son anket