Gazeteci Talat Atilla'nın ortaya attığı "Külliye'ye giden CHP'li iddiasının ardından gözlerin üstüne çevrildiği Muharrem İnce, ileri sürülenlerle ilgili, "O gazeteciyi kullandılar. Kimin kullandığını da biliyorum. Bana asıl dokunan Kemal Bey’in Fox TV’deki sabah programına çıkıp ‘Kimin gittiğini biliyorum’ diyerek beni ima etmesi oldu. Kemal Bey’i aradım hemen. ‘Biliyorsanız çıkıp açıklayın. Yoksa ben çıkıp sert konuşurum’ dedim. Açıklamadı. Bakın Fatih Bey, Beştepe’ye Cumhurbaşkanlığı Sarayına giden bir CHP’li var ama o ben değilim" dedi.
Gidenin kim olduğunu bildiğini ve bu kişinin bir genel başkan yardımcısı olduğunu söyleyen İnce, "Yüzde 100 emin olsam açıklayacağım ama yüzde 99 eminim ve vicdanım o yüzde 1’den ötürü açıklamamı engelliyor. Ama söylüyorum işte bir genel başkan yardımcısı" dedi. Söz konusu kişinin ise halen genel başkan yardımcılığı görevinde bulunmadığını belirtti.
2018 yılında aday gösterildiği Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin de konuşan İnce, şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı kesinlikle Abdullah Gül’dü. CHP’den birini asla düşünmüyordu. Bütün arzusu Abdullah Bey’i aday göstermekti. Ama onun bu planını Meral Akşener bozdu. Açık söylüyorum ben Akşener sayesinde aday oldum.
Genel Başkan beni davet etti, anket yaptırmış yüzde 70’le ben önde çıkmışım. ‘Adayımız sizsiniz’ dedi. Başarılar diledi. Hiçbir hazırlık yoktu. 50 günde 107 miting yaptım. Bu dünya siyasi tarihinde bir rekordur. Kazanmaya gidiyordum. Kabinem bile hazırdı kafamda. O kadar emindim. Kampanya sırasında tek bir hata yaptım. O da İstanbul mitingiydi. O mitingin başarısı AK Parti’de panik yarattı ve müthiş bir şekilde son gün çalışması yaptılar. İstanbul mitingi olmasaydı kesinlikle ikinci tura gidecekti iş."
İnce, Fatih Altaylı'nın “O gece ortadan kaybolmanız, İsmail Küçükkaya’ya mesaj atmanız ve ‘Adam kazandı’ demeniz çok tepki topladı. Milyonları hayal kırıklığına uğrattınız" hatırlatmasına üzerine de şunları kaydetti:
“Doğru. Haklısınız. Uğrattım. Ben seçim kampanyasını çok iyi götürdüm ama yenilgiyi kötü yönettim. Çok kötü yönettim.
"Bakın ben parti kuruyorum falan demedim hiç. Anket şirketlerinin patronları arıyor. Yüzde 9 şimdiden var diyorlar. Dün arayan biri yüzde 12 olduğumu söylüyor. Bakın bunların hiçbir önemi yok. Ya yüzde 50 artı 1 olacaksın ya da olmayacaksın. Artık bu iş futbol maçı değil, basketbol maçı. Beraberlik yok. Bir taraftan biri kazanacak. Bu sistemde bölücülük mümkün değil. Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum. Bu yol Diyarbakır’da karpuz tarlasına gidiyor. Diyarbakır’da kardeşlerimle karpuz toplayacağım, Sümbül Deresi’nde işçilerle olacağım, Rize’de çay toplayacağım. Yollara çıkıyorum, halka emanet edeceğim kendimi. Parti kurmuyorum. Halkla beraber yola çıkıyorum. Harekete geçiyorum. Bir hareket başlatıyorum. Halkla beraber. ”