Müjdat Gezen'den Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sert sözler
Duruşmaları değerlendiren Gezen, "Bu arada tüm bunları yaşarken en dikkatimi çeken şey şuydu; savcı da hâkim de gözümün içine bakarak konuşmadılar. 60 yıl emek vermiş bir sanatçıyı hiçbir günahı yokken evinden polisle alıp götürüp, yurtdışına çıkma yasağı, her hafta gidip imza verme zorunluluğu ayıptır, ayıp!" dedi.
HalkTV’de bir programda sarfettiği sözler nedeniyle AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bedelini ödeyecekler” diyerek yargı sürecini başlattığı Müjdat Gezen’in adli kontrol şartı ve yurtdışı yasağı kaldırılmıştı.
Yargı sürecini değerlendiren Gezen, “Şimdi bana dava açılıp açılmayacağı belli değil, onu bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan “bedel ödettireceğim” dedi ve ertesi gün kapıma polis geldi. Bir; ben zaten çağrılırsam giderim. İki; suçumun ne olduğunu söyleyemiyorlar. Davayı açarlarsa ne diyeceğim ortada; evvela suçumun ne olduğunu kelime kelime öğrenmek istiyorum. Suç tarifleri şu: Eleştiri dozunu aşmak! Eleştiri dozunu aşmak nedir diye sordum yanıtlayamadılar. İki gerekçeleri var: Bir; delilleri karartabilir. İki; yurtdışına kaçabilir. Delil dediği elindeki bant, neyini karartacaksın? Sonra yurtdışına niye kaçayım.” diye konuştu.
‘Savcı da hâkim de gözümün içine bakarak konuşmadılar’
Duruşmaları da değerlendiren Gezen, “Bu arada tüm bunları yaşarken en dikkatimi çeken şey şuydu; savcı da hâkim de gözümün içine bakarak konuşmadılar. 60 yıl emek vermiş bir sanatçıyı hiçbir günahı yokken evinden polisle alıp götürüp, yurtdışına çıkma yasağı, her hafta gidip imza verme zorunluluğu ayıptır, ayıp!” dedi.
12 Eylül dönemiyle kıyas yapan Müjdat Gezen, “Mahkemelerin bir bölümü bağımsızdı. Kenan Evren devrinde cezaevinde yattım. Beş sene ne kitap yazdım ne ondan söz ettim ama bu başka. Her ikisinde de açık bir haksızlık var ama o haksızlık bir diktatörlük eliyle yapılmıştı. Bugünkü ise demokrasi adı altındaki diktatörlük. Bu şeye benzemez yani biraz hamileyim olmaz, biraz apandisitim var olmaz. Ya vardır ya yoktur. Onun için biraz demokrasi diye bir şey olmaz. Demokrasiyle Türkiye bir gün er geç tanışacak.” ifadelerini kullandı.
Yeni kitabı “Haddini Bil!” hakkında, Cumhuriyet‘ten Gamze Akdemir’e konuşan Gezen’in röportajında öne çıkan başlıklar şöyle:
“-Ne kadar hızlı yazıldı bu kitap, neredeyse yaşanırken yazıldı dense yeri.
“Çok hızlı evet çünkü çok gücüme gitti. Torunum ile kızım olayı duyar duymaz ilk uçakla geldiler. Evime üç tane polisin geldiğine şahit oldular. Torunum İngiltere’de doğmuş, Hollanda’da büyümüş 18 yaşında bir genç, şok oldu. Cinayet mi, hırsızlık mı nedir bunun sebebi diye sordu çocuk, anlayamadı. Tesadüf kapıma gelen polislerin bir tanesi de okulu yaktıklarında gelip bizi koruyanlardan çıkmasın mı!.. 20 gün nöbet tuttular burada. Böyle bir paradoks. Gel de yazma!”
‘Erdoğan mislini söylüyor’
–İlk sizin kullandığınız bir ifade değil “Haddini bil!”.
“Tabii, Cumhurbaşkanı Erdoğan mislini söylüyor, söyleyebiliyor. Benim söylediklerim onun söylediklerinin kelimesi kelimesine tekrarı. Eksiği var fazlası yok. Eksiği şu; “ulan” diyor bize, “imansız” diyor, “müsvedde” diyor. Benim söylediklerimde onlar yok. Bu kelimeleri hayatımda hiç kimseye kullanmadım, kullanmam. Maalesef Cumhurbaşkanı bonkörce kullanıyor. Öyle ki artık havada uçuşuyor.
Erdoğan iki yüz kere diyor bunu, “Ey Amerika haddini bil, ey Rusya, ey Suriye, ey dünya haddini bil, ey Müjdat Gezen, ey Metin Akpınar haddini bil” diye. Ee sen de benim vatanseverliğimi sorgulayamazsın. Sen de bana imansız deme, ulan deme, müsvedde deme! Sen de haddini bil!
Bir kere ben haddimi biliyorum! Cumhurbaşkanı Erdoğan eğer sözlüğe bakarsa görecek “haddini bilmek” aslında pozitif bir laf. İşte ben haddimi bilirim beni yüksek atlattırmayın, beni engelli koşturmayın haddimi bilirim gibi. Bu lafı Cumhurbaşkanı’ndan daha sık kullanan da duymadık yani. Eğer bu suçsa kendisi kaç kere suç işledi.”
‘Erdoğan tepkiyi hesap edemedi’
-Cumhurbaşkanı Erdoğan gelecek tepkileri hesap edemedi mi yoksa etmedi mi?
Erdoğan tepkiyi hesap edemedi. Bence heyecanlı o. “Biz Müjdat Gezen ile Metin Akpınar’ı da gözaltına alabiliriz icabında, dikkatli olun” tavrı ters tepti. Ben o programı izlediği kanısında değilim; üç saat seyretmez. Ona bazı cümleler cımbızla alıp veriliyor bence.
–Oğuz Aral şöyle demişti: “Mizah öyle bir şeydir ki adamın fiyakasını bozar anında. Bu da işlerine gelmez.”
Çok güzel laf, iyi demiş. Bozmuş olmak için bozmaz ama otomatikman bozar. İşte bakın şu fotoğraf mesela (karşı duvarda asılı duran, Savaş Dinçel’le birlikte cunta mahkemesinde yargılandıkları sırada çekilmiş fotoğraflarını göstererek) Kenan Evren’in fiyakasını bozmuştur. Hem ellerimizde hem ayaklarımızda zincir vardı, bizim değil onların fiyakasını bozmuştur. Kazanamazlar.”