Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, bugünkü yazısında Türkiye'ye Afganistan'dan olan göçleri yazdı.
Muratoğlu, "Eserin sahibi belli… Göç sorunu, milli güvenlik sorunu haline dönüşecek. Milyarlarca dolar harcasan yine çözülmeyecek. Milletin emdiği süt burnundan gelecek. Kötü yönetimin sadece fakirleştirmediği görülecek! Çok seviyorsa gelenlerden 200 tanesini saraya yerleştirelim, örnek olsun ümmete… Küçük porsiyonlarla beslenirlerse fazla sorun çıkmaz bence…" ifadelerini kullandı.
Murat Muratoğlu'nun "Ülke değil, topyekûn Darülaceze" başlıklı yazısı şöyle oldu:
Ümmetin lideri olma hayalleriyle milleti canından bezdirmek nedir? Ona sormak gerekir!
Aradığımız kişiye bu konuda bir türlü ulaşılamıyor. Canı isterse bir iki kelam edebilir. Canı istemezse konuyu hiç açmayabilir. Başkanlık sisteminde bu böyledir.
Acaba aklındaki sayı nedir? 10 milyon mülteci mi? O kota doldu gibi… Yoksa 15 milyon mülteci ideal mi? 20 milyon kişi gelse yeterli mi? Ülkeyi bitirmeye ant içmiş sanki…
★★★
Ekonomiden geçtim. O, bu zihniyet yapısıyla, bu kapasiteyle zaten toparlanamaz. Bu saatten sonra istesek de dengede tutulamaz.
Her gün binlerce Afgan kontrolsüz şekilde ülkeye giriş yapıyor. Yanlarında Pakistanlı, Bangladeşli, Iraklı, Kazak, Özbek… Kimse de “Hop! Birader nereye” diye sormuyor. Dingo'nun ahırı bile buradan daha nezih bir ortam sunuyor.
★★★
Buyur beyzadem, bulmuşsun böyle ülkeyi, neyin peşinde olduğunu bilmediğimiz bir yönetimi… Önce sen gel sonra getir sülaleni…
Nereden geldiklerini göremiyoruz diyorlarsa, gururumuz İHA'lar var ya… Uçamıyorlar mı sınırlarda? Kimse kimseyi kandırmasın… Gelmelerine göz yumuluyor. Gelsinler isteniyor.
★★★
Gelenler bir çarık bir hırka… Bohçası bile yok sırtında. Beş parasız kaç gün yaşayabilir? Kim bilir hayatta kalmak için neleri göze alır? Ucuz emek gücü olarak yarı fiyatına çalışır.
Büyük sorunlar heybede… Açın bakın internete… Mültecilerin beşi bir olup kuryeyi bıçaklamışlar… Yardıma geleni de haklamışlar… İkisi de hastanede…
★★★
Gebze'de Afgan mültecilerden biri kızcağıza tecavüze kalkışmış… Başaramayınca kafasını taşla yarmış. On beş yıldır AKP'ye oy verdiğini söyleyen acılı baba, ucu kendisine dokununca “Cumhurbaşkanım, bu sizin eseriniz. Siz ve çocuklarınız çok güzel korunuyor ya biz” deyip vermiş ayarı ortamı bulunca…
★★★
Eserin sahibi belli… Göç sorunu, milli güvenlik sorunu haline dönüşecek. Milyarlarca dolar harcasan yine çözülmeyecek. Milletin emdiği süt burnundan gelecek. Kötü yönetimin sadece fakirleştirmediği görülecek!
Çok seviyorsa gelenlerden 200 tanesini saraya yerleştirelim, örnek olsun ümmete… Küçük porsiyonlarla beslenirlerse fazla sorun çıkmaz bence…
Bu kadarını ben bile beklemiyordum. Türkiye, Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (ITUCInternational Trade Union Confederation) 2021 Yılı Çalışanların Küresel Haklar Endeksi raporunda, “Çalışanlar için dünyadaki en kötü 10 ülke” arasında yer aldı.
Bizimkiler, işçi değil adeta köle… Çalışanların en kötü ve en ağır koşullarda bulunduğu geri kalmış Afrika ülkeleri ile birlikte zirvede…
★★★
Rapora göre, grev hakkı… Sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı… Sendikal faaliyetler ve sivil özgürlükler ile ifade ve toplanma özgürlüğü hakkı…
Çalışanların baskı altına alınması… Çalışanların ücret ve çalışma koşullarının ağırlığı… Emek sömürüsü… Toplam 163 ülke… En kötü 10 ülke arasında Türkiye!
★★★
Hor gördükleri 90'ların başında işçilerin ağızlarındaki slogan “Çankaya'nın şişmanı işçi düşmanı” idi… En azından rahat rahat bağırabiliyorlardı. Bu sebepten tek bir kişiye bile dava açılmadı.
Hadi bağırsana şimdi… Bu bile neden “dünyadaki en kötü 10 ülke” arasında gösterildiğimizin kısa özeti…
★★★
Tıpkı o günler gibi protesto etmek için domates atmaya kalksa biri… Adamı olduğu yere yığarlar… Domates daha yere düşmeden terörist ilan edip, pota gibi duvara yapıştırır bir de üstüne smaç basarlar…
Bugün bırakın domatesi, laf atamazsın… Anladın mı neden en kötüler arasındasın?
Gelenler göçmen mi? Seçmen mi?
İddia o ki; AKP, mülteci olarak gelenleri “göçmen” değil “seçmen” olarak görüyor. Kapı kapı dolaşırken kapılar yüzlerine kapanınca oy ithal etmeye karar verdikleri söyleniyor.
Halbuki seçim konusunda uzmanlaşmış, tecrübeli bir ekipleri var. Trafolara kedi sokup elektrikleri dahi kesebiliyorlar. Elektrikler geldiğinde, seçimin kaderi değişiyor. Boşuna mı partiyi “ampul” logosu temsil ediyor?
★★★
Ekip, mühürsüz oyları geçerli sayabiliyor. Oyları ve tutanakları değiştirebiliyor. İki yüz kişilik köyden 500 oy çıkartabiliyor. Rahmetliler dahi oy kullanabiliyor. Aynı kişiler farklı sandıklarda boy gösterip damgayı ampulün böğrüne basabiliyor.
“Hiçbir şey olmasa da kesin bir şey olduğunu hissetmek” gibi güçlü somut delillerle aynı sandığa atılan oyların içinden istediklerini sahte ilan edebiliyor. Bu sayede seçimi tekrar ettirebiliyor.
★★★
Suriyeliler yetmeyince Afganlar ithal ediliyor. Bildiğiniz kavimler göçü ile seçime hazırlanılıyor. Artık siz düşünün seçimi ne pahasına olursa olsun kazanmak istediklerini… Ülkede hiç yarın olmayacakmış gibi… Her şey göze alındı. Tünelin ucu fena bir yere çıkıyor sanki…