Gazeteciyazar Murat Yetkin, YSK’nın AKP’nin İstanbul seçimlerinin iptal edilmesi yönünde yaptığı başvuruyu ele alacağı kritik toplantı öncesi, AKP, MHP, CHP ve İyi Parti’den gelen açıklamaları değerlendirdi.
Erdoğan’ın ekonomide, dış politikada pek çok gündem maddesi varken, İstanbul seçimlerine yoğunlaşması konusunda “İstanbul’u bir şekilde geri almayı, kendisinin ve partisinin siyasi geleceği bakımından bütün bu sorunlardan daha öncelikli gördüğü anlamına geliyor” yorumunda bulunan Yetkin,
“Bir de pek konuşulmayan boyutu var bu ısrarın. Erdoğan 25 yıl önce siyasetteki yükselişine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanarak başlamıştı. Muhtemelen İmamoğlu’nda bu potansiyeli görüyor ve şimdiden önünü kesmek istiyor” dedi.
Murat Yetkin’in kişisel bloğunda “YSK kritik toplantı öncesi tehdit altında ve riskler büyüyor”başlığıyla yayımladığı yazının ilgili bölümü şöyle:
“Kapalı kapılar ardında nelerin olduğunu, kimler arasında ne diyaloglar geçtiğini kim bilir ne zaman öğreneceğiz? Ancak bu kargaşadan farklı bir yan ürün de çıktı.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen, Twit mesajında, YSK’nın seçim tekrarına karar vermesi durumunda İYİ Parti’nin CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun arkasında durmaya devam edeceğini açıkladı. İYİ Parti de YSK’nın 31 Mart İstanbul seçimini iptal etmesinin “Türk siyasetinde leke” olacağını söylüyordu. Ne anlama mı geliyor?
AK Parti’nin CHP ile İYİ Parti arasını “PKK ile işbirliği yapıyorlar” propagandasıyla açma taktiğinin tutmadığı anlamına geliyor.
Zaten Bahçeli’nin açıklaması da İYİ Parti’nin tutumunu belli etmesi ardından geldi. Peki, sizce Erdoğan’ın ekonomik durgunluk, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi iç, ABD ile Rus füzeleri ve F35’ler ve Suriye’deki PKK/PYD arasında yaşanan kriz (bu arada NATO Genel Sekreteri bu konuyu görüşmek üzere Türkiye’ye geliyor) gibi dış risklerin büyüdüğü ortamda, sadece İstanbul seçim iptaline yoğunlaşması sizce ne anlama geliyor?
Bana kalırsa, İstanbul’u bir şekilde geri almayı, kendisinin ve partisinin siyasi geleceği bakımından bütün bu sorunlardan daha öncelikli gördüğü anlamına geliyor.
Bu sadece AK Parti tabanında yer alan dini cemaatlerden sivil toplum örgütlerine ve artık sahiplerinin yüzde 90’ının kendi yörüngesinde yer tuttuğu medya gruplarının İstanbul Belediyesinin engin imkânlarından yararlanmayacağı, dolayısıyla onları yörüngede tutmanın zorlaşacağı ile açıklanamaz. Bir de pek konuşulmayan boyutu var bu ısrarın.
Erdoğan 25 yıl önce siyasetteki yükselişine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanarak başlamıştı. Muhtemelen İmamoğlu’nda bu potansiyeli görüyor ve şimdiden önünü kesmek istiyor. Siyaset oyununda işin içinde kişisel kaygılar olmadan bu kadar risk alınmaz başka türlü; hem siyasi, hem ekonomik risk.”