Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Nur cemaatinin Meşveret grubu önderlerinden Hüsnü Bayramoğlu’nun Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektubu gündeme getirdi.
Barış Terkoğlu, “Erdoğan’a karar değiştirten saklı mektup” başlıklı yazısında, “İnsanların yıllarca hapiste adalet beklediği, KHK’lerdeki hataları döndürmenin ömür aldığı ülkede, cemaat lideri, mektupla istediğini yaptırabiliyor” ifadelerini kullandı.
İşte o yazı…
Şimdi ne kadar az kaldı. Kimse mektup yazmıyor. Oysa havada asılı düşünceleri tarihe not etmenin en sade yolu mektup. Söz uçuyor, yazı kalıyor. Sonraki kuşaklar perde arkasındaki hikâyeyi mektuplardan okuyor.
“Tam kapanma” denilen düzen daha başlamadan çöktü. Açıklanan istisnalar, eve sokulacak olanlarla “çıksalar iyi olur” arasındaki çizginin niteliğini belirledi. Tekel bayilerine getirilen, pandemiyle alakası olmayan yasak, asıl derdin rejimi değiştirmek olduğunu gösterdi.
Yasak genelgesini yayımlayan İçişleri Bakanı, sadece bir hafta önce Diyanet İşleri Başkanı ve valiyi yanına alıp Nurcuların Meşveret kolu lideri Hüsnü Bayramoğlu’nun cenazesine binlerce kişiyle katılmıştı. Yani konu Nurculuğun bekası olunca, bütün “yasaklar” en tepeden yasaklanıyordu.
Geçen hafta bu konuyu yazmış, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cenazeye katılmamasının yanı sıra, mesaj bile yayımlamamasına dikkat çekmiştim. Öyle ya, Said Nursi’nin Mehmet Fırıncı gibi diğer vârisleri dahil, Erdoğan daha önce vefat eden “hocalar”ı daha yakından uğurlamıştı.
Nurcu camiayı yakından tanıyan bir arkadaşım, gülerek “Galiba Erdoğan’ı da bıktırdılar” dedi. Beklediğim bir yanıt değildi. Elbette, Hüsnü Bayramoğlu’nun Cumhurbaşkanı’ndan randevu alma çabasını görüyordum. Zaten kendisi randevu istediği telefon görüşmesinin videosunu kayda alıp paylaşmıştı.
Ya da A101’in aynı zamanda Bank Asya’nın kurucusu olan patronuna FETÖ operasyonu yapıldığında devreye girerek açıklama yapmış, onların Nurcu olduğuna şahitlik etmiş, açıklamasına “Cumhurreisimizin hemşerisi ve aile dostudur” diyerek Erdoğan’ı karıştırmayı da ihmal etmemişti. Kısacası konuştuğum isim, Said Nursi’nin son vârisi Bayramoğlu’nun talepkârlığının, Erdoğan’a “yeter” dedirtmiş olabileceğini düşünüyordu.
Üstelik bu talebin bir de belgesi var. Nasıl mı? Biliyorsunuz, cemaat liderlerinin mahkemeden adam kurtarma sistemine “hüsnü şehadet” diyoruz. “İyi olduğuna şahit olma” diye özetlenen sistemde, zora düşen adamlarını “bizdendir” diyerek kurtarıyorlar. Bu sistemin bir de belgesi var. Nurcuların elden ele dolaştırdığı söz konusu mektupta, Hüsnü Bayramoğlu, KHK’lerin kendilerine dokunan taraflarına müdahale edilmesini Cumhurbaşkanı’ndan istiyor.
22 Kasım 2016 tarihli mektup, “Sayın Cumhurbaşkanım” diye başlıyor. Altında ise “Hüsnü Bayramoğlu: Bediuzzaman Said Nursi Hazretlerinin Talebesi ve Hizmetkârı” şeklinde imza var.
Bayramoğlu’nun mektubu 667 sayılı KHK ile kapatılan Nurcu yedi vakıf ve iki derneği konu alıyor. Söz konusu kararnamede toplam 550 dernek ve vakıf kapatılmıştı. Bunların arasında Nurcu Ankara Hamiyet ve İrfan Vakfı (Ankara), Gediz Eğitim ve Kültür Vakfı (Kütahya), Simav Fatih Vakfı (Kütahya), Iğdır Kültür Eğitim Çevre ve Sağlık Vakfı (Iğdır), Serhat Kültür Eğitim Vakfı (Ardahan), Kafkas İlim ve Eğitim Vakfı (Kars), Mardin Hidayet İlim ve Kültür Vakfı (Mardin), Asude Derneği (Diyarbakır), Nur Mektebi İlim ve Kültür Derneği de (İstanbul) vardı. Söz konusu yedi vakıf ve iki derneğin kapatılış gerekçesi FETÖ bağlantısıydı. Ancak ilginç bir şey oldu. Nur Mektebi İlim ve Kültür Derneği hariç diğerleri yeniden açıldı. Bayramoğlu’nun mektubundan, “yeniden açılma”nın Erdoğan’dan ricayla olduğu anlaşılıyor.
Ancak Bayramoğlu’nun 9 ricasından birinin “unutulması”nın mektubu yazmasına neden olduğu anlaşılıyor:
“Sizleri ziyaretimizde özellikle Nur Mektebi İlim ve Kültür Derneği’nin de ismini vermiş, bu derneğimizin gençlerinden 15 Temmuz şehit ve gazilerinin de olduğunu ifade etmiş ve en evvel açılmayı hak ettiklerini konuşmuştuk. ZatıAliniz de hemen açılması yönünde bir talimat vermişti.”
Bayramoğlu, Erdoğan’dan ricasını ve Cumhurbaşkanı’nın talimatını hatırlattıktan sonra devam ediyor:
“Nurettin Canikli Beyefendi’nin ‘Nur Mektebi İlim ve Kültür Derneği’ni açılacak dernekler listesine aldık’ demesine rağmen maalesef bugün yayınlanan KHK’da bu derneğimizin ismi bulunmamaktadır.”
Erdoğan’a Nur Cemaati’nin hayal kırıklığı yaşadığını söyleyen Bayramoğlu, Cumhurbaşkanı’ndan “gereğinin yapılmasını” istiyor:
“Bu muvacehede Nur Mektebi İlim ve Kültür Derneği ile alakalı da emri alilerinizin yine sehven gözden kaçmış olabileceğini bilgilerinize sunar, gereğinin yapılmasını arz ederim”.
Gerçekten de 7 Ocak 2017 tarihli KHK ile Bayramoğlu’nun Erdoğan’dan açılmasını rica ettiği derneğin yeniden açıldığı görülüyor.
İşin ilginci…
Söz konusu dernek tarafından bir süre sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na ait bir okulda, sınıfta öğrencilere Saidi Nursi propagandası yapıldığı, görüntülerle gündeme geldi. Propagandayı yapan kişi, derneğin hocalarından Uğur Akkafa’ydı. Yani FETÖ dolayısıyla kapatılan dernek, açılmakla kalmamış, Milli Eğitim’de derslere bile girmeye başlamıştı.
İşin ilginç yanı, Bayramoğlu’nun mektubuyla yeniden açılan “sehven FETÖ’cü” derneğin hocalarının, Fethullah Gülen’i övdüğü videolar internette durmaya devam ediyor.
İnsanların yıllarca hapiste adalet beklediği, KHK’lerdeki hataları döndürmenin ömür aldığı ülkede, cemaat lideri, mektupla istediğini yaptırabiliyor. Bir KHK’de eksik yapılırsa, tamamlamak bir sonraki KHK’ye kalıyor. “Bizdendir” diye kurtarılanların bağlantıları ise gözümüzün önünde durmaya devam ediyor. Haliyle hukuku ayaklar altına alanların cenazesine pandemi yasakları işlemiyor. Yurttaşlar, annelerinin babalarının tabutunu, üçbeş kişiyle yolcularken, millete maneviyattan bahsedenler “bıktırıcı” ayrıcalıklarını sürdürüyor.
Zarfı açtık. Kâğıdı düzelttik. “Hatırlı” düzenin mektuplu fotoğrafını gördük. Cenazesi kaldırılan yalnız cemaat liderleri mi?