Yetkin, YetkinReport'taki son yazısında, Oğuzhan Asiltürk'ün yaşamını yitirmesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan için şahsi bakımdan kötü haber olmasının yanı sıra, siyaseten de kötü haber anlamına geldiğini yazdı.
Erdoğan'ın Asiltürk'ü Cumhur İttifakı'na katma çabasına değinen Yetkin, şunları belirtti:
"Erdoğan’ın son dönemde Asiltürk üzerinden Saadet Partisi’ni bölerek ya da bir bütün olarak Cumhur İttifakına katma çabasındaydı. Onu Beştepe’de özel olarak ağırlıyor, Kıbrıs gibi yurt dışı seyahatlere, ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli ile birlikte davet ediyor, Asiltürk de Erdoğan’ın özellikle dindar seçmen üzerindeki 'Biz gidersek başınız dertte' korkusunu diri tutuyordu. Partinin Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Asiltürk’ün söylediklerinin partiyi bağlamayacağını defalarca söyleyen Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun geçenlerde Erdoğan giderse 'muhafazakârlarının kazanımlarının zarar göreceğini sanmadığını' söylemesi tam da bu söyleme karşı çıkıştı."
Erdoğan'ın TBMM'de yaptığı konuşmada kullandığı ifadeleri değerlendiren Murat Yetkin, "Konuşmasında hem hitabet hem de konuşmanın içeriği bakımından her zamanki formunda görünmeyişinde belki sabah saatlerinde aldığı bu kötü haberin de etkisi vardı" dedi.
Yetkin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Duraklayarak konuşması bir yana, Türkçeyi iyi kullanan bir hatip olarak bilinen Erdoğan’ın “Kürt sorunu denilen mesele” türünden ifadesi (içeriğini başka yazıda tartışacağız) kendi başına yadırgatıcıydı. Ama aslında başka kötü haberler de geliyordur Beştepe’ye ve eğer etrafındaki duvar, dijital dünyanın deyimiyle “firewall” koruması tarafından engellenmiyorsa kendisine de ulaşıyordur."