"Bu yazıyı yazdığım saatlerde Danıştay henüz kararını açıklamamıştı." diyen Ertuğrul Özkök, Ayasofya'nın 86 yıl sonra yeniden camiye dönüştürülmesi kararı hakkında bazı sorular sıraladı.
"Ayasofya’yı tekrar camiye dönüştürerek ne kazandık? 150 bin camimize bir cami daha mı... Yoksa bir sembolü mü?" diye soran Özkök, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi'ye de bazı sorular yöneltti.
Özkök'ün yazısı şöyle:
Ama kararı üç günden önceden sızdırılmıştı. Birçok köşe yazarı bunu kesin dille yazdı.
Ben öyle düşünmüyorum ama inşallah memleketimiz için hayırlı bir karar olmuştur...
Bu kararla ilgili aklıma takılan bazı sorular var...
Muhatapları ile yüz yüze gelip bizden başka kimsenin duymayacağı samimi sohbetlerde sormak istediğim bazı sorular...
MESELA DANIŞTAY ÜYELERİNE: Açıkçası ne karar aldığınızı tam anlayamadım. Ama asıl merak ettiğim, bu kararı gerçekten iç rahatlığı ile mi aldınız? Evde ailenizle, çocuklarınızla, torunlarınızla konuştuğunuzda size neler dediler? Siz onlara ne dediniz?
MESELA AKP’LİLERE: Siz, bu ülkenin mütedeyyin, makul insanları... Bu karar hakkında gerçekten ne düşünüyorsunuz?
MESELA CHP VE İYİ PARTİLİLERE: “Hükümetin kararıdır, alsın kararı” deyip kenara çekildiniz... Hatta “Cesaretiniz varsa değiştirin” anlamına gelecek provokatif bir üslup benimsediniz...
Peki ailelerinizle çocuklarınız, torunlarınızla bir araya geldiğinizde ne dediler size? Siz ne cevap verdiniz?
“Merak etmeyin nasılsa yapamazlar mı” dediniz...
Ama bilin ki, bu kararın altında sizin de imzanız var...
MESELA ABDULKADİR SELVİ’YE: Dün, “Bu kararla Ayasofya aslına dönüştürülmüş oluyor” diye yazdın.
Bu durumda “Dün, Kordoba’daki camiyi kiliseye dönüştüren İspanyollar da bu mabedi aslına mı dönüştürmüş oldular?”
“Yarın İsrail hükümeti Kudüs’teki Hazreti Ömer Camisini sinagoga çevirmeye kalkarsa ne cevap vereceksin?”
“Ama Hazreti Ömer Kutsal Kıyamet Kilisesi’ni camiye çevirmemişti...”
Artık bunu diyebilecek misin?
MESELA KENDİMİZE VE HEPİMİZE: Ayasofya’yı tekrar camiye dönüştürerek ne kazandık?
150 bin camimize bir cami daha mı...
Yoksa bir sembolü mü?
Öyleyse nedir o sembol...
1453’ten beri üzerinde hep bayrağımız dalgalanan İstanbul ve Türkiyemizin, bize, Türk milletine ait olduğunu kendimize ispat etmemiz için, dalgalanan o bayraktan daha yüce hangi sembole ihtiyacımız var ki...
Karar ülkemiz için hayırlı olsun...
Ama içimde kalan şu duyguyu söylemeden de bitiremeyeceğim..
Keşke bu kararı hepimiz, içimizden geldiği gibi daha rahatça ve eldivensiz tartışabilseydik.
Ve keşke bunu, İstanbul’u işgalden kurtararak, belki de Sultanahmet’in, Süleymaniye’nin kiliseye dönüştürülmesine mani olan Atatürk’ün imzasını tartışarak yapmasaydık.