Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin, bugün kaleme aldığı yazısında geçtiğimiz gece hayatını kaybeden usta oyuncu Ferhan Şensoy ile ilgili çarpıcı bilgiler verdi.
Erkin, Ferhan Şensoy'un nasıl hedef gösterildiğini ve adının "acil vurulacaklar listesi"ne nasıl girdiğini şöyle anlattı:
İlk önce Zaman Gazetesi hedef gösterdi.
Fetullah'ın gazetesi, 12 Mart 2012'de şu başlığı attı: “Bakanlık destekli oyunda Başbakan'a hakaret, Ergenekon'a ise övgü var.”
Devamını yine Fetullah'ın dergisi getirdi.
Aksiyon, 19 Mart 2012'de “İdeolojisini sanata bulaştırmaktan kaçınmayan Ferhan Şensoy” dedi.
Oysa… “İşsizler de cennete gider” oyununun üçüncü yılıydı ve 180'inci sahnesini yapmıştı. Nasıl olduysa AKPcemaat ittifakı üç yıl sonra harekete geçmiş ve Şensoy'u hedefe koymuştu! Şaşıracak bir durum yoktu! Askerin, siyasetçinin, akademisyenin, gazetecinin, futbolun ‘imha' edildiği dönemde sanatçı nasıl hedefe konmazdı ki? O oyunda, “İşsizler de cennete gider” oyununda ne demişti Ferhan Şensoy? Yüksek öğrenim görmüş bir çiftin, uzun süre iş bulamaması ve başlarına gelen bazı olayların anlatıldığı oyunda Şensoy, su parası ödeyebilmek için market soygunu yapmasının ardından tutuklanan karakteri canlandırıyor. Şensoy, nezarette hükümeti eleştiren, ülkede yolsuzluğun yaygın olduğunu söyleyen polis rolündeki oyuncuya, “Bu zamanda böyle polisi kimse sevmez. Çünkü sizin karakolun da mutlaka cemaate bağlı bir imamı vardır” diyor.
Düşünün… 2012'de ‘karakol imamını' tespit eden sanatçı! AKPcemaat ittifakının ülkeyi nereye götürdüğünü bilen duruş! Yani… Kandırılmayan… ‘Alnı secdeye gidiyor' diye inanmayan… Aynı menzile gidenlerin, ABD destekli operasyon yaptığını fark eden… Usta sanatçı Tarık Akan nasıl Silivri mahkemesinin barikatına dayandıysa Ferhan Şensoy da tiyatrosunda o barikatı yıkıyordu. Hatta adı Ergenekon iddianamesinde bile geçmişti…
Ergenekon iddianamesinde…
12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda başlayan Ergenekon kumpasının ilk iddianamesi 10 Temmuz 2008'de hazırlandı. İddianamede “Ergenekon'un Vurulacaklar Listesi” başlıklı bölümü o dönem iktidar ve cemaat gazetelerinde geniş bir şekilde yer aldı. Okuyalım:
“… Telefonda Uğur Mumcu, Ferhan Şensoy ve İhsan Doğramacı'nın vurulacağı söyleniyor. Ergenekon iddianamesine yansıyan gizli bir itiraf, Türkiye'yi sarsan Uğur Mumcu cinayetinin yanı sıra karanlık planları da gün ışığına çıkardı. 1990 yılında İşçi Partisi Ankara bürosunda Genel Başkan Doğu Perinçek'le telefonla görüşen bir kişi işlenmesi düşünülen cinayetleri anlatıyor. Kod adı kullanan itirafçı, Engin Ardıç, Uğur Mumcu, Ferhan Şensoy, İlhan Arsel, Bedrettin Dalan, İhsan Doğramacı, Taha Akyol gibi isimlerin ‘acil vurulacaklar' listesine alındığını söyledi. İtirafçı, yazar Turan Dursun'un katillerinin de Perinçek'in konferansına katıldığını belirtti. Karanlık cinayetlerin şifresi, 1990'da yapılan bir telefon görüşmesine yansıdı. Doğu Perinçek'i arayan bir kişi, Uğur Mumcu, Ferhan Şensoy, İhsan Doğramacı gibi isimlerin ‘Acil vurulacaklar listesinde' yer aldığını açıkladı. Karanlıkta kalan birçok olayı gün yüzüne çıkartan Ergenekon iddianamesine, bu kez gizemli bir ismin itirafları yansıdı…”
Dezenformasyona bakın… “Ergenekon'un suikast yapacağı” Ferhan Şensoy, Silivri zindanını hedef alıyordu! AKPcemaat ortaklığıyla kotarılmış iddianameleri yerle bir ediyordu!
Bitmedi…
“Yandaş sanatçı olmaz”
Sanatçı devrimcidir… İktidara hep muhalif olur… Bakın 24 Mart 2021 tarihinde verdiği röportajda (Cumhuriyet Gazetesi) ne demiş:
… Ben Ayfer Feray Tiyatrosu'ndayken Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi üstünde kırk tiyatro vardı. Şimdi sadece Ortaoyuncular var Ses1885'te. Geçmişte de tiyatro ve genel anlamda sanat birçok baskıyla, sansürle karşılaştı. Benim tiyatrom yakıldı, gece bekçisi hayatını kaybetti. O an orada bulunmaktan başka kabahati yoktu. Korkunç bir şeydi. Yine de işlerin hiçbir dönem bu kadar pespayeleştiğini görmedim. Metin Akpınar'ı gözaltına almak nedir? Müjdat Gezen'i sorgulamak nedir? Bu çaresizliktir, korkudur! Ayıptan da öte ayıptır!
… (Neden sanattan bu kadar korkuyorlar?) Korkmamaları için somut bir sebep yok. Sanatçı muhalif olur. Bunu daha önce de söylemiştim; benim dünya görüşümde yandaş sanatçı diye bir kavram olamaz. Ferhangi Şeyler'de sataşmadığım lider yok. Otosansür sevmem, sahnede dilimin kemiği yoktur. Yıllarca Özal'a demediğimi bırakmadım. Demirel'e, Deniz Baykal'a… Birçoğu gelip oyun izlediler, gülerek ayrıldılar. Erdal İnönü gizli gizli bilet alıp izlerdi, 500 koruması falan yoktu. İnsanın gelişmişlik düzeyini gösteren önemli unsurlardan biri de kendisiyle ilgili şakalara, eleştirilere karşı tavrıdır. Biz, bugün aşağılık kompleksiyle boğuşan siyasilerle uğraşıyoruz. Muhalefetin her türlüsünden korkuyorlar, muhalif izleyicimiz de buna dahil.