Varlık Barışı’nı da düzenleyenTBMM’nin gündeminde olan Kanun Teklifine son anda bir madde ilave edildi. “Işık hızıyla” kabul edilen madde, 6360 sayılı Kanunla tüzel kişiliği kaldırılan köylerde uygulanacak emlak vergisi muafiyetinin kaldırılmasını öngörmektedir. Kaldırılan muafiyetin, İstanbul’un Zekeriyaköy, Demirciköy, Uskumruköy, Kilyos, Ankara’nın Ümitköy, Alacaatlı bölgelerini de kapsadığını belirtelim. Bu muafiyetin süresi son olarak, 31.03.2019 günlü yerel seçimlerden önce, 28.12.2018 tarihli 7159 sayılı Kanunla 31.12.2022 tarihine kadar uzatılmıştı. Teklifin gerekçesinde aradan geçen zaman içerisinde 5216 sayılı Kanun’un geçici 2’inci maddesinin kapsamında bulunan bu yerler şehirleşmesini tamamlamıştır” vurgusu yapılmıştır.
VERGİLENDİRME 2020’DE BAŞLAYACAK
Muafiyetin seçimlerden üç ay önce konması ve seçimlerin bittikten sonra kaldırılması; bu bağlamda, vergilendirme kapsamına alınacak bölgelerde belediye başkanlıklarının ağırlıklı olarak hangi siyasi partilere ait olduğu konuları işin siyasi boyutudur.
Muafiyetin kaldırıldığı bölgelerden emlak sahibi olan mükellefler yönünden önümüzdeki dönemde emlak vergisi yönünden bir hareketlilik tabii olarak başlayacaktır. Emlak Vergisi Kanunun “Mükellefiyetin Başlaması ve Bitmesi” başlıklı 9’uncu maddesinin c fıkrasında emlak vergisi mükellefiyetinin “Muafiyetin sukut ettiği tarihi (…) takip eden bütçe yılından itibaren başlayacağı” belirtilmiştir. TBMM tarafından yapılan bu düzenleme, Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten yürürlüğe girecektir. Hüküm, 2019 yılı içerisinde Resmi Gazete’de yayımlanacağına göre muafiyet kapsamındaki yerlerde taşınmaz sahibi olanlar yönünden 2020 itibariyle emlak vergisi mükellefiyetiilgili belediyeler tarafından tesis edilecektir.
KAZANILMIŞ HAKKIN GERİ ALINMIŞTIR
Muafiyeti koyan iradenin elbette bu muafiyeti kaldırma hak ve yetkisi vardır. Ancak tanıdığı süre tamamlanmadan muafiyeti kaldırmasının doğuracağı sonuçlar,üzerinde tartışılmaya değer bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Daha açık bir ifadeyle şu sorunun cevabı aranacaktır. Muafiyeti kaldıran yasanın yürürlük tarihinde önce taşınmaz sahibi olanlar 2022 yılının sonuna kadar yani 20202022 zaman aralığında muafiyetten yararlanmaya devam edecekler midir? Hukuki zeminde benimsenen görüş, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce bu bölgelerde taşınmaz satın alanların bu muafiyeti de göz önüne alarak taşınmaz satın aldıkları yönündedir. Ne var ki TBMM’nin kabul ettiği metinde, kanunun yayımından önce bu bölgelerde taşınmaz sahibi olanlar yönünden muafiyetin 2022 yılı sonuna kadar devam edeceğine dair bir ifade yer almamaktadır. Bu durum, kanunen tanınmış bir muafiyetin yasal süresi tamamlanmadan geri alınıp alınamayacağı tartışmasını başlatacaktır. Hukuk alanında bu husus, kazanılmış hakların geri alınamayacağı ilkesiyle açıklanmaktadır.
DANIŞTAY’IN İPTAL ETTİĞİ BENZERİ UYGULAMA VAR
Belirtmek gerekir ki vergisel alanda benzeri düzenlemeler önceki yıllarda da yapılmıştır. Örneğin, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 20’inci maddesiyle okul, kreş ve spor tesislerinin işletilmesinden elde edilen kazançlara 5 yıl süreyle tanınan istisnanın süresi tamamlanmadan, istisna 3946 sayılı Kanunun 38’inci maddesiyle 01.01.1994 tarihinde geçerli olacak şekilde kaldırılmıştır. Doğan uyuşmazlıklar üzerine Danıştay, istisnanın kaldırıldığına ilişkin hükmün yürürlüğe girdiği tarihten önce faaliyette olan okullardan sağlanan kazançlar için istisnanın geçerli olacağı yönünden kararlar vermiştir.
Bu tablodan, bu hükmün Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten önce bu bölgelerde taşınmaz satın alanlara uygulanması yönünden bazı güçlüklerin olduğu sonucu çıkmaktadır. Ancak hükmün Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra taşınmaz sahibi olanlar yönünden bu muafiyet söz konusu olmayacağından emlak vergisinin tarhı önünde bir engel bulunmamaktadır.
Emlak vergisinin belediyeler tarafından tarh olunduğu malumdur. Kaynak sıkıntısı içerisinde boğuşan belediyeler, bu yasa ile birlikte böyle bir ayrıma girmeden kendi bölgelerindeki taşınmaz sahiplerine emlak vergisi tarhı yönünden işlemleri başlatacaklarından şüphe yoktur. Muafiyetin kaldırılmasını kazanılmış hak gören taşınmaz sahipleri ise, böyle bir tarhiyata maruz kalmadan önce ihtirazi kayıtla dava açmak hakları bulunmaktadır. Hülasa, yargıya taşıyanlar yönünden nihai kararı yargı verecektir. Yargı kararlarına konjonktürün ne şekilde yansıyacağı ise işin doğası gereği belirsiz bir unsurdur.
Yusuf İleri