Habertürk yazrı Sevilay Yılman, Kars tanıtım gezisinde bir grup gazeteciyle birlikte kendisini de ağırlayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy'u kalem aldığı yazısında Bakan'dan övgüyle söz etti.
"Sanki bakan değil bir şirketin CEO’su gibi bir tarzı var. O yüzden de “Bakan” demeye dilim varmıyor." diyen Yılman, Bakan'ın siyasi konulara hiç girmeden sadece işini yapmaya çalıştığını belirterek "Samimiyetle söylüyorum Türkiye turizmi açısından bir şans Mehmet Ersoy." diye yazdı
Yılman'ın yazısı şöyle:
Hafta sonu Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un mihmandarlığında bir tanıtım gezisi gerçekleştirdik...
Son durak Kars’a dair izlenimlerimi yarın aktaracağım ama ondan önce Erzurum’dan bindiğimiz Doğu Ekspresi treninde yolculuk boyunca biz gazetecilere çalışmalarını anlatan ve sonrasında sorularımızı yanıtlayan Ersoy’la ilgili birkaç gözlemimi paylaşacağım...
Bir kere şunu diyeyim... Mehmet Bey bugüne kadar bildiğimiz, tanıdığımız kabine üyelerinden çok farklı!
Sanki bakan değil bir şirketin CEO’su gibi bir tarzı var.
O yüzden de “Bakan” demeye dilim varmıyor.
Dersiniz ki, ona bir holdingin yönetimi emanet edilmiş ve o da bu emanete uygun tüm profesyonelliğini ortaya koyuyor.
Şimdi belki bazılarınız benim bu benzetmemden dolayı Ersoy’u eleştirdiğim manasını filan çıkaracak.
Onu CEO’ya benzetmemin tek nedeni tam aksine aşırı doğru ve mantıklı bulduğumdandır.
Bilen bilir “Başkanlık Sistemi’ni” gönülden destekleyen ve referandumda “Evet” oyu kullanan gazetecilerden biriydim.
Ve o dönem onay vermemin en büyük gerekçelerinden biri hükümet üyesi olacak bakanların hiçbirinin parti kimliği taşımayan, particilik yapmayacak, siyasetle dolaylı ya da dolaysız ilişkisi olmayacak isimlerden olacağına inancımdandı.
Hatırlarsanız referandum öncesi yeni sistemin tanıtımı yapılırken özellikle bu duruma vurgu yapılıyordu.
“Kabine tamamen işini bilen, alanında uzman profesyonellerden oluşacak” deniliyordu...
Ve nitekim ilk açıklandığında başta Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk olmak üzere kabinenin birkaç üyesinin daha evvel siyasetle en ufacık bir teması olmamış isimlerden tercih edildiğini gördük.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy da işte o üyelerden biriydi.
Takipteydim kendisini... Başta Fatih Altaylı olmak üzere haberturk.com Genel Yayın Yönetmeni Yavuz Barlas’ın katıldığı basın gezilerinden aktardıkları izlenimlerini okumuştum. Değişik bir çalışma şekli olduğu kesindi ama açıkçası bu kadar olduğunu tahmin etmiyordum.
İşine yani turizm sektörüne inanılmaz hakim biri Mehmet Ersoy.
Hani “leb demeden leblebi” denildiğini anlayan insanlar vardır ya! Onlardan işte!
Yıllardır sektörde önemli bir aktör olmasının getirdiği bilgi ve birikimini çok güzel entegre ediyor bakanlığında.
“Turizm” in olduğu her alandan bilgi sahibi ve şunu söyleyeyim; Yaptığı işte en ufacık siyasi bir amaç gütmüyor.
Siyaset’in S’si bile onu ilgilendirmiyor.
Particilik yapmıyor. AK Parti’nin genel, yerel hiçbir politikasıyla ilgili yorumda bulunmuyor.
Yerinde başka bir bakan olsa gelen bir siyasi sualin karşısında Cumhurbaşkanı’na ve AK Parti tabanına mesajlar verebileceği deliler gibi propaganda yapacağı fırsatı varken; "Turizm konuşalım arkadaşlar” deyip soruyu ustaca geçiştiriyor.
Düşünün, projelerinden en büyüğü ve en önemlisi Çeşme’de! Yani ana muhalefet CHP’nin en önemli kalesi olan İzmir sınırları içerisinde ve o proje tamamlandığı zaman İzmir’in değeri katbekat artacak!
Bunu sorduğumda aynen şu yanıtı verdi Ersoy; “Benim için önemli olan bir projenin nerede olduğu, hangi partinin belediyesinin sınırlarında olduğu filan değil! Türkiye’ye ne kazandırdığıdır!”
Samimiyetle söylüyorum Türkiye turizmi açısından bir şans Mehmet Ersoy.
Tabii bu şans uzun süreli kullanılabilirse...
Ancak uzun yıllar bu CEO’luk görevini yürütebilirse bir kıymeti olacak!
Türkiye’nin başta Milli Eğitim olmak üzere icraat içeren tüm bakanlıklarda istenilen noktaya varılamamasının nedeni zırt pırt değişim yapılmasından kaynaklı değil midir?
Yıllarca Turizm’in, “T” sini, Milli Eğitim’in M’sini dahi bilmeyen onlarca isim oturtuldu o koltuklara...
Ha tabii bu; "Atanmış bakan asla değişmemeli!” anlamına da gelmiyor!
Başarısız ise nihayetinde... Allamei cihan da olsa değişmelidir kişi ve yerine mutlaka daha başarılı biri oturtulmalıdır.
Ama başarılıysa da ülkenin hayrı, menfaati düşünülerek kesinlikle dokunulmamalıdır o insana!
Çünkü bu tür bakanlıklar hem uzmanlık istiyor hem de uzun soluk...
Kısacası değerli okurlarım...
Merak etmeyin turizm sektörü sağlam bir profesyonelin elinde.
Eğer bu profesyonelliğin önüne set çekilmez, yol almasına izin verilir ise emin olun Türkiye 5 yıl sonra Fransa, İspanya, İtalya ile kafa tokuşturacak seviyeye gelir.
Mesela Çeşme’ye düşünülen proje harika bir proje...
Fransa’nın Cannes’ini, Corte D’azur’unu kıskandıracak çok iyi bir fikir.
Ben dinlerken bile çok heyecanlandım.
Bu arada Mehmet Ersoy’un siyasi hiçbir amaç taşımadan sadece profesyonellik gereği o koltukta oturduğuna bir kanıtın da medyayla kurduğu ilişki olduğunu da ekleyeyim...
Cumhuriyet, Sözcü gibi iktidarın tam karşıtı iki gazeteden de iktidar karşıtı olduğu bilinen Yazgülü Aldoğan ve Deniz Zeyrek’i davet etmiş olması günümüz atmosferi içerisinde çok şık, çok değerli bir hareket oldu.
Bu hareket sadece beni değil, iktidara yakın gazetelerden çağrılan diğer tüm arkadaşlarımızı da memnun ve mutlu etti.
Çünkü nerede, hangi medya kuruluşunda çalıştıkları mühim değil, “amigo” olmayan niyeti sadece “habercilik” olan gazetecilerin tamamı mahallemizde gelinen bu kutuplaşmadan ve ayrışmadan son derece rahatsız!
Tabii bu noktada bir hakkı da teslim etmem gerekiyor.
Bakanın hemen her gezisinde, basın toplantısında ya da diğer davetlerinde medyayla ilgili böyle bir duruş sergilenmesi için mutfakta çok çabalayan eski bir gazeteci arkadaşımız var.
Danışman Tayfun Topal...
Nasıl ki Mehmet Ersoy, engin turizm bilgisi, tecrübesi nedeniyle Türkiye turizmi açısından bir şanssa... Tayfun da onun bir şansı.
Elbette ki medya ile ilişkinin nasıl olması gerektiğine esas karar veren Mehmet Ersoy’dur ama sonuçta yaptığı ve yapacağı çalışmaların medyanın geniş yelpazesinde kabul görüp takdir almasına olanak tanıyan da Tayfun’dur.
Mevcut medyadaki neredeyse hasımlığa varan sevimsizliği ortadan kaldırmak için Tayfun Topal’ın göstermiş olduğu çaba takdiri de alkışı da fazla fazla hak ediyor...