Süleyman Soylu'dan Saygı Öztürk hakkında çok ağır ifadeler
Sözcü gazetesinin Ankara temsilcisi Saygı Öztürk, bugün “Trabzon böyle bir yükseliş görmedi” başlıklı bir haber kaleme aldı. “Ali Ayvazoğlu, belediyede işçi kadrosunda işe başladı. Şimdi milletvekili olan Bahar Ayvazoğlu ile evlendi. Ardından özel kalem müdürü oldu. Sonra da Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne atandı” ifadelerinin yer aldığı haberde Ayvazoğlu’nun kariyerindeki yükselişe dikkat çekildi.
Soylu da Twitter hesabından paylaştığı mesajda “İnsanlık görevimi yapıyorum” diyerek şunları yazdı:
"İnsanlık görevimi yapıyorum
Saygı Öztürk’ün bu yazısı namussuzluktur
Bahar Hanım ahlaklı, faziletli bir kadındır
Ali Beye minnettarız Trabzon turizmini ayağa kaldırdı
Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır"
Ahmet Hakan AKP'yi uyardı: Ayasofya ile bunların oylarını alamazsınız
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında önceki gün düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında, 92 sayfalık dijital medya raporu sunuldu. Raporda 'Z kuşağı' diye tabir edilen 16-23 yaş arası 7 milyon gencin oylarını nasıl alınacağına dair öneriler olduğu basına yansıdı.
Hürriyet Genel yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ise bugünkü yazısında AKP'ye 'Z kuşağının' oyunu nasıl alacaklarına dair tüyolar verirken, nasıl alamayacaklarını da yazdı.
Ahmet Hakan'ın, "Z kuşağının oyu nasıl alınmaz" başlıklı Ayasofya'yı açmanın bu kuşağın oyunu kazandırmayacağını savunduğu yazısı şöyle:
Bunlar naylon üstüne binip karda kaymak nedir bilmezler... Elde tabanca varmış gibi “Dikşın... Dikşın...” diye kovboyculuk oynamak nedir bilmezler... Siyah-beyaz televizyonda “Bonanza” başlayacak diye heyecanlanmak nedir bilmezler... Bele takılan çağrı cihazıyla hava atmak nedir bilmezler... Hepsini geçtim... İlk cep telefonlarına bile arkaik bir icat muamelesi yaparlar.
Dolayısıyla...
Nostalji duygusu üzerinden bunların oyunu alamazsınız.
*
Derinlemesine bakamıyorlar... Gördükleri her ekranı parmaklarıyla büyütmeye ya da küçültmeye çalışıyorlar... Hakikat yerine yansımalara odaklanıyorlar... Pek soru sormuyorlar... Sofra toplamıyorlar ama iyi yemek yapma girişimlerine çok erken başlıyorlar. Kişisel özgürlüklerine bütün kuşaklardan daha fazla düşkünler...
Dolayısıyla...
Ayasofya ile bunların oylarını alamazsınız.
*
Dünyayı gezmeye çok erken yaşta merak sarıyorlar... Irklar arası arkadaşlıklara fazlasıyla teşneler... Teknolojik girişimcilik bunlar için leblebi çekirdek gibi... Dünyanın her tarafındaki z kuşağındakilerle duygudaşlar... Kafalarında ve kalplerinde sınır yok... Küreselci falan değiller ama küreseller...
*
Dolayısıyla...
Yerel ve içe kapalı bir söylemle bunların oyunu alamazsınız.
*
Konsantre olamıyorlar... Dikkatleri çabuk dağılıyor... Uzun, upuzun izahlar karşısında hemen esnemeye başlıyorlar... Üç cümleden sonra sıkılıyorlar... Çeşit arıyorlar... Fark arıyorlar... Bir müzik türüne ya da bir şarkıcıya meftun olamıyorlar... Tutuculuk, fanatizm, adanmışlık falan... Kromozomlarında yok.
*
Dolayısıyla...
Mevzuyu uzatırsanız bunların oyunu alamazsınız.
*
İsmet Paşa’ya karşı duygu durumları: Mutlak hissizlik...
Erbakan Hoca dendiğinde yaptıkları: Google’da üç dakikalık araştırma...
Demirel’i tanıdıkları yer: Sosyal medyada rastladıkları üç-beş video...
Tek parti dönemiyle ilgili izlenimleri: Birkaç siyah-beyaz görüntü...
Bırakın Turgut Özal’ı... Mesut Yılmaz’ı, Tansu Çiller’i bile bilmiyorlar...
Dolayısıyla...
Geçmişe takılırsanız bunların oyunu alamazsınız.
*
Zorbalıkları fena halde siber... Duygulanımları kesinlikle yetersiz... İmgelem dünyaları hem garip hem guraba... Sanata olan açlıklarını giderdikleri yer YouTube... Soyutlama kudretleri hasarlı... Ama dürüstler... Ama samimiler... Ama temkinliler... Ama kafalarına yatmayınca itiraz ediyorlar.
*
Dolayısıyla...
Farklı bir yaklaşım bulamazsanız bunların oyunu alamazsınız.