Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Erdoğan'ın kucaklayıcı bir anlayış benimseyeceğini söylerken, Diyarbakır anneleri ile cumartesi anneleri ile Saray'da buluşabileceklerini yazdı.
İşte Selvi'nin yazısı
Kabine değişikliğiyle ilgili beklentilerin dozu düştü. Erdoğan ile Bahçeli’nin 24 saat arayla yaptıkları açıklamalar etkili oldu. Erdoğan, “Kabine değişikliğiyle alakalı ihtiyacımız olduğu anda bu tür bir şey yaparız. Sipariş üzerine böyle bir şey yapmayız” dedi. Bahçeli ise “Ne yapacağız, her gün bakan mı değiştireceğiz? Onun için kararlı olmak lazım” diye konuştu.
Bu açıklamalar üzerine değişiklik beklentisinin ateşi düştü. Bir bakan, “Bu işleri bilen birisinin bana söylediğine göre kabine değişikliği 23 ay sonra” demişti.
Kabine değişikliğinde en önemli nokta, Erdoğan’ın yapacağı tercih olacak. Köklü bir değişikliğe mi gidecek, yoksa aksayan birkaç bakanın değişmesiyle mi yetinecek. Bu tercih yapılana kadar kabine değişikliği gerçekleşmeyeceği anlaşılıyor.
Ancak uzun olmayan bir süre içinde Bakanlar Kurulu’nda bir değişiklik olması bekleniyor. İlk başlarda birkaç bakanın değişikliğiyle yetinilecek diye bir kanaat vardı. Ancak bu değişiyor. İbre köklü bir değişikliğe doğru dönüyor.
Elbette ki onun kendi içinde dengeleri var. Sanıyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan onu hazırlıyor. O denklem kurulana kadar değişikliğin yapılması beklenmiyor. Etkili bir bakan, Cumhurbaşkanı’nın sadece kabinedeki işleyişi düşünerek karar vermeyeceğini, aynı zamanda değişikliğin siyasi yönüne bakacağını söyledi. Hatta siyasi etkisinin daha önemli olabileceğinin altını çizdi.
Bu arada Binali Yıldırım’ın Cumhurbaşkanı Yardımcılığı neredeyse kabullenildi. Yıldırım’ın, yatırımlardan sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı söyleniyor. Siyasette bazı şeyler semboller üzerinden okunuyor. Kısa bir süre önce Cumhurbaşkanlığı’na Almanya’dan 4 adet Mercedes alındı. Bu araçların zırhlı olduğu söyleniyor. Kulislerde, “Yeni kabinede 4 başkan yardımcısı olacak zırhlı Mercedes’ler 4 başkan yardımcısı için alındı” şeklinde değerlendirmeler yapılıyor.
Kabine değişikliğinin kısa sürede olmayacağı anlaşıldı ama AK Parti’deki değişiklikle ilgili beklenti sürüyor. Bugün MKYK toplantısı var. Değişiklik beklentisi var ama çok güçlü değil. İlk başlarda 56 genel başkan yardımcısının değişebileceği konuşuluyordu. Ama kabine değişikliği ile yakın tarihlerde yapıldığı için partideki beklentinin de dozu düştü.
Dikkatlerden kaçıyor ama asıl başka bir değişiklik var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma tarzı değişiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha çok kutuplaştırıcı tarzı benimserdi. En fazla oyu alanın seçim kazandığı parlamenter sistemde seçim kazanmaya yetiyordu. Ancak ittifak sisteminin getirildiği başkanlık sisteminde kutuplaştırıcı değil, kucaklayıcı sistem ön plana çıktı. Yeni sistemin özü yüzde 50 artı 1’e dayanıyor. Bir oy altın hisse değerinde. Yerel seçimlerde muhalefet, ittifak sistemiyle İstanbul ve Ankara’da belediye başkanlıklarını AK Parti’nin elinden aldı.
Erdoğan’ın bu konuda bir tercih yaptığı anlaşılıyor. Küçük küçük işaretler var. Henüz Erdoğan’ın yeni dönemdeki yaklaşımı diyemiyorum. Çünkü küçük belirtiler, yeni siyaset tarzını izah etmeye yetmiyor. O yüzden bir süre daha izlemek gerekiyor.
Peki Erdoğan’ın siyaset tarzındaki değişiklikler neler? Erdoğan, kutuplaştırıcı siyaset tarzından kucaklayıcı siyaset tarzına yöneldi.
CHP’li belediye başkanlarıyla yapılan toplantı bunun başlangıcıydı. CHP’li bir belediye başkanı, “Bakanlar Kurulu üyelerini karşımıza dizdi. Başkanların ne sorunu varsa not alacaksınız, çözeceksiniz dedi. Başka ne bekleriz” demişti. Erdoğan’ın iktidar, muhalefet ayrımı yapmadan tüm belediye başkanlarını davet etmesi kamuoyu tarafından da olumlu karşılandı.
Erdoğan bir adım daha attı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile bir araya geldi. Karamollaoğlu “Ucu açık bir görüşmeydi. İki saat konuştuk. Üç saat de sürebilirdi” dedi. Erdoğan’ın daha önceki görüşmelerinden farklı bulduğunu söyledi. 30 Ağustos resepsiyonunda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile sohbeti de bu zincire eklemek gerekiyor.
Bu adımların siyasi sonuçları ileride görülecek.
‘Kucaklayıcı siyaset diyorsun ama Davutoğlu ayrıldı, Abdullah Gül ve Ali Babacan yeni parti kuruyor. Önce evin içini düzeltmek gerekmiyor mu’ dediğinizi duyar gibiyim. Başlı başına bir yazı konusu. Oysa ben başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Türkiye’nin gündeminde bir süredir Diyarbakır’da HDP İl Başkanlığı’nın önünde oturma eylemi yapan anneler var. PKK’nın kaçırdığı çocuklarının kurtarılmasını istiyorlar. Bu konu ne zaman açılsa annelerin acılarının yarıştırıldığına tanık oluyoruz. Cumartesi anneleri mi, Diyarbakır anneleri mi diye. Erdoğan, 2011 yılında cumartesi anneleri ile bir araya gelmiş, Berfo Ana ile görüşmesini Meclis kürsüsünden paylaşmıştı. Kucaklaşma siyasetinin yeni bir parçası olarak Diyarbakır anneleri ile cumartesi anneleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya getirilir mi?
Kucaklayıcı siyasetin harcı anaların yüreği olabilir.