Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre; Niyazova, şunları anlattı:
“22 Eylül’ü 23 Eylül’e bağlayan gece beni aradı, iki saat konuştuk. Çok ağlıyordu. ‘Leyla, ben çok yoruldum, her şeyden bıktım’ dedi. Ne oldu diye sorduğumda ‘anlatamıyorum’ deyip ağlıyordu. Ben kendimi öldüreceğim dedi. Biri kötü mü davranıyor diye sordum. Sıkıldım dedi. 17 Eylül’de yanıma gelecekti. Patronumun kızı izin vermedi dedi.
‘Garibanım’ diye her şey üzerime geliyor diye konuştu. Israrla ne olduğunu sorunca, ‘Bundan iki hafta önce odada yatıyordum. Patronum içeri girdi, kapıyı kilitledi ve arkama yattı, bana sarıldı’ dedi.
'Tecavüz mü etti’ dedim. ‘Yok dokunmadı’ dedi ama peşinden ağladı. ‘Hayallerim bozuldu, şimdi ben abimin yüzüne nasıl bakacağım’ diyordu. Kimseye anlatma, diye söz verdirdi.
‘Ben patromunum tabancısını buldum. Bir de kurşun sakladım, ayakkabımın içine’ dedi. Hayatında bir bıçak bile tutmamış. Böyle konuşunca şaka yapıyor sandım. Böyle bir şey yapacağını tahmin dahi etmedim. Öldüğü gün kursa başlaması gerekiyordu.”
Olaydan iki gün sonra “intihar” diye açıklama yapan Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün ise henüz Leyla Niyazova’nın ifadesini almadığı ortaya çıktı.
Kadirova’nın cenazesi dün Özbekistan’da toprağa verildi. Otopsi işlemlerini bizzat Şirin Ünal’ın şoförünün takip ettiği ve Adli Tıp’ta normalde uzun süren işlemlerin bir günde tamamlandığı öğrenildi.
Leyla Niyazova, evdeki diğer çalışanın Nadira Kadirova’nın ölmeden önce not bıraktığını, ancak emniyettekilerin intihar mektubu olmadığını söylediğini aktardı.
Kadirova’nın bir diğer arkadaşı Nigar Abdurrahmanova ise, taciz olayını emniyette anlattıklarını belirterek, “Ancak onlar bizim ifademizi almadı” ifadesini kullandı.
Bir polisin, “intihar çıkarsa vebal altına girersiniz” dediği iddia edildi.