Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) son dönemde Türkiye’de görülen siyasi davalarda ihlal kararları verdi. Bu ihlal kararları arasında Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Gültan Kışanak gibi kamuoyunun tanıdığı isimler de bulunuyor.
Ancak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerini uygulayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını tanımayacaklarını söyledi.
Osman Kavala’yla ilgili AİHM kararının uygulanmaması sonrasında, Avrupa Konseyi’nde ihlal prosedürü başlatıldı. Daha önce prosedürün tamamlandığı bir ülke olmazken, sürecin sonunda Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmesi de gündeme gelebilir.
Yargıyla ilgili tartışmalar devam ederken, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, dikkat çeken bir konuşmaya imza attı. Evrensel ve bölgesel düzeyle insan haklarını koruma mekanizmalarının ortaya çıktığını kaydeden Arslan, “Bunlar arasında ülkemiz açısından en önemlisi, kurucusu olduğumuz Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin koruma sistemidir. Türkiye bu Sözleşme'nin hazırlık aşamasına katılmış ve onu 4 Kasım 1950 tarihinde imzalayarak dünyaya duyuran 14 ülkeden biri olmuştur. Diğer yandan da Avrupa'da otoriter rejimlerin yoğun hak ihlalleri ulusal düzeyde anayasa mahkemelerinin kuruluşuna neden olmuştur. Başta İtalya ve Almanya olmak üzere birçok ülkede anayasayı ve temel hak ve özgürlükleri korumak üzere anayasa mahkemelerinin kurulduğu bilinmektedir" ifadelerini kullandı.
Geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren oluşan haklar düzeninin belki de en önemli özelliğinin insan hakları meselesinin ulusal sınırların dışına taşarak, bir anlamda uluslararasılaşması olduğunu kaydeden Arslan, bu anlamda ulusal hukuk aktörleri ile taraf devletlerin onayıyla hükmünü icra eden ulusal üstü insan hakları organları arasındaki ilişkinin çok önemli hale geldiğini ifade etti.
Türkiye'de 2010 Anayasa değişikliğiyle kabul edilen ve 2012 yılında uygulamaya geçen bireysel başvurunun bu ilişkide yeni bir dönem başlattığını ifade eden Arslan şunları kaydetti:
"Anayasa'nın 148. maddesine eklenen fıkrayla Anayasa'da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ortaklaşa korunan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla herkesin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesine imkan sağlanmıştır.
Bu vesileyle belirtmek isterim ki, anayasasında açıkça ve lafzen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine yer veren nadir ülkelerden biri Türkiye'dir. Daha önemlisi bireysel başvuruya ilişkin Anayasa değişikliğinin gerekçesinde bu hak arama yolunun hak ihlallerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden ülke sınırları içinde giderilmesini sağlayacağı, böylece Strazburg Mahkemesinde 'Türkiye aleyhine açılacak dava ve verilecek ihlal kararlarında azalma olacağı' belirtilmiştir. Bu pratik amacın ötesinde, Anayasa koyucuya göre, 'Türkiye'de de iyi işleyen bir bireysel başvuru sisteminin kurulması, haklar ve hukukun üstünlüğü temelindeki standartları yükseltecektir.'"