Sözcü yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında vakalardaki rekor artışa dikkat çekerek iktidarın yanlış koronavirüs politikalarını eleştirdi.
İktidarın sadece oy hesabı yaptığını belirten Çölaşan, "Haftalardan, aylardan beri yazıyoruz ve söylüyoruz…İktidar takmıyor, bu konuyu Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan resmi rakamlar dışında gündemde tutmuyor" ifadelerine yer verdi.
Çölaşan yazısında şunları kaydetti:
Sevgili okurlarım, Türkiye'de eşi menendi görülmemiş bir döneme tanıklık ediyoruz…
Korkunç bir propaganda mekanizması bütün hızıyla çalışıyor, çarklar dönüyor ve iktidarın beyin yıkama süreci olanca hızıyla sürüp gidiyor.
Bu işin başında Saray, onun da başında dünya liderimiz Recep Bey var.
Baş yardımcısı ve destekçisi ise kendi geçmişini ve geçmişteki sözlerini unutmuş görünen Devlet Bey.
★★★
Biraz tarih bilgisine sahip olanlar bilir…
Yakın geçmişte Almanya'nın başına Hitler denilen bir adam musallat olmuş ve bütün insanlık alemini büyük felaketlere sürüklemişti.
Propaganda nazırının başındaki isim ise hiç unutulmadı…
Joseph Goebbels!
O yıllarda televizyon yoktu, internet yoktu.
Medya deyince akla gazeteler, dergiler ve radyo gelirdi.
En etkili olan radyo idi.
Nazi yönetimi üçüne de el koymuş, üçünü de korku ve çıkar karşılığında ele geçirmeyi başarmıştı!
Bu ikisinin bağıra çağıra attığı nutuklar medyada, özelikle de radyoda yayınlanır ve beyin yıkama kampanyası böyle, Allah'tan korkmadan ve kuldan utanmadan sürdürülürdü.
Başarıya en çok bu yöntemle ulaşılmıştı!
★★★
Tek sesli, tek yönlü medya…
Onlardan yana değilse her türlü baskı altındaki medya.
Televizyonu açıyorsunuz, canlı yayınlarda onlar…
Gazeteleri açıyorsunuz, manşetlerde yine onlar.
“Çatlak ses (!)” çıkaran bütün medya kuruluşları ve gazeteciler iktidarın ağır baskısı altında.
Soruşturmalar, gözaltılar, cezalar, tutuklamalar gırla gidiyor.
★★★
Sadece gazeteciler değil, iktidardan yana olmayan ve bu konuda fikir açıklayan herkes aynı baskıların altında ezilmeye mahkûm.
Konuşmak yasak değil ama yasak!
Eleştirmek yasak değil ama yasak!
Yasama, yürütme ve yargı iktidarın elinde.
Ancak onun amacı Türkiye'yi ve milyonlarca insanımızı baskı altında tutup anayasa ve yasaları takmamak, göz göre göre çiğnemek.
★★★
Şimdi karşılarında bu baskıları takmayan, hiç aldırış etmeyen çok ciddi bir “Yaratık” var!..
Koronavirüs!
İktidarın sözü koronaya hiç geçmiyor…
“Sen git artık virüs, çok şımardın” demesi mümkün olmuyor… Zira bütün dünyada olduğu gibi korona bizde de arsız çıktı, sürekli can alıyor.
Üstelik bu belayı uzun süre görmezden gelen iktidar medyası bile işin çok ciddi olduğunu artık manşetlerine taşımaya başladı.
Ama iş işten geçtikten, Türkiye haritası bütünüyle kırmızıya dönüştükten, vakalar ve ölümler hızla artışa geçtikten sonra.
★★★
Önde gelen yandaşlardan Milliyet'in dünkü manşeti:
“Kovid19 İstanbul'u esir aldı. İstanbul'da vaka artışının en az yaşandığı Adalarda bile bir haftada yüzde 211 yükseliş oldu.
Bütün ilçelerde vaka patlaması yaşandığı görüldü.
Bir günde 276 can kaybı, 54 bin 740 vaka.”
★★★
Yine yandaşlardan Hürriyet'in dünkü manşeti:
“Ev içi salgını patladı.
Türkiye'de günlük vaka sayısı 55 bine dayandı.
Durum alarm veriyor…
Vakalar çok daha fazla artacak.”
★★★
Haftalardan, aylardan beri yazıyoruz ve söylüyoruz…
İktidar takmıyor, bu konuyu Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan resmi rakamlar dışında gündemde tutmuyor.
İktidarın derdi ona buna sürekli posta koymak, tek parti dönemini ve CHP'yi eleştirmek ve baskı yaratıp milleti korkutmaya çalışmak.
Salgın hariç!..
Ve bu yolla, dikkatleri çok daha önemsiz başka konuların üzerine çekmek.
Sadece oy hesabı.
Millete yazık oluyor.