'Minik serçe' lakaplı Sezen Aksu'nun 'Şahane bir şey yaşamak' adlı şarkısıyla ilgili tartışmaların ilk günlerinde "Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz; o dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir" diyerek el yükselten AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün geri adım attı.
NTV yayınında yaptığı açıklamada "Şimdi burada çok açık net bir gerçeği ortaya koymakta fayda var. Öncelikle benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu, Türk müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır" dedi. Ardından şunları söyledi:
"Kaldı ki burada sadece Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ile Havva validemiz değil, aynı zamanda burada Meryem validemize de aynı şekilde hakaret var. İnsanımızın kutsallarına yönelik hassas bir duruşum var. Bunu da herkes bilir. 'Dilini koparma' ifadesini bir kişinin şahsına değil, kutsallarına karşı hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim."
Erdoğan'ın canlı yayındaki geri adımının perde arkasında neler yaşandığıyla ilgili henüz net bir bilgi edinilmiş değil. Ancak, geçtiğimiz günlerde öne çıkan iki köşe yazısı ve bir kulis haberi vardı.
Bunlarda, zaten kamuoyunun geniş bir kesiminin tepkisini çeken "Dilini koparırız" açıklamasının partide ve muhafazakâr çevrelerde karşılık bulmadığı görülüyordu.
Erdoğan'a ilk uyarı, AKP Genel Başkan Danışmanlığı görevini sürdüren Yeni Şafak gazetesi yazarı Yasin Aktay'dan geldi. Aktay, 22 Ocak'ta kaleme aldığı yazısında tepki ve tartışmaların ilginç bir hal aldığını belirtti.
Sosyal medyadaki tepkilerle muhafazakârların WhatsApp gruplarındaki yazışmalarının örtüşmediğini dile getiren Aktay, şunları söyledi:
"Gözlemleyebildiğim ilginçlik aslında sosyal medyadaki tepkilerle özellikle takip edebildiğim çok sayıda WhatsApp grubundaki değerlendirmeler arasındaki bariz fark. Tamamı muhafazakâr, İslâmî kesimden insanlardan oluşan bu gruplarda Sezen Aksu’nun bu sözleri hakaret maksadıyla söylememiş olduğuna ve, elbette lafız yanlış olsa da, bu kadar tepkiyi hak etmediğine dair çok güçlü bir kanaat var.
Hz. Âdem’in peygamberlik öncesi haliyle işlediği günah tarih boyunca her zaman birçok edebiyatın, şiirin imgesel kaynağı veya tasavvufi, felsefi değerlendirmelerin konusu olmuştur. Bu konuda edebi veya sanatsal muhayyilenin kendi gramatik yapısı olduğu muhakkak. Elbette hiçbir şey açıkça bir peygamberi veya İslâm’ın veya herhangi bir dinin kutsalına hakareti haklılaştıramayacağı kaydıyla...
Bu kanaati paylaşanların büyük çoğunluğunun Sezen Aksu’nun geçmişte aynı zamanda 'Işık Doğudan Yükselir' albümündeki Yunus Emre, Mevlânâ ve Âşık Daimi’nin sözlerine yaptığı muhteşem bestelerini hayırla anıyor olmasını da zikretmek gerekiyor. Doğrusu doksanlı yılların karanlık ortamında Türkiye’nin zedelenen manevi iklimine bu albümün tatlı bir esinti gibi geldiğini unutmak mümkün değil."
Bir diğer 'uyarının' sahibi de, iktidara yakınlığıyla bilinen gazeteci Nagehan Alçı'ydı. Habertürk gazetesinde 24 Ocak'ta yayımlanan yazısında Aksu'nun Hz. Adem ve Havva'ya kasten ve kötü niyetle saygısızlık edecek, dince kutsal görülen değerlere dil uzatacak bir insan olmadığını belirten Alçı, dindar muhafazakâr arkadaşlarını tek tek aradığını anlattı:
"Hiçbiri bu sözlerde kötü niyet görmediğini söyledi. Hatta daha radikal bir çizgide olduğu bilinen Akit gazetesi yazarı Mustafa Albayrak’ı da aradım. Albayrak da 'Nagehan Hanım ben de kötü niyetle ve biz dindarları üzmek için kasıtla yazılmış bir dize olarak görmüyorum Sezen Aksu’nun bu sözlerini' diye konuştu.
Nitekim bu şarkının içinde olduğu albüm kendisi de dindar bir insan olan Polat Yağcı’nın şirketinden çıkmış bir albüm. Prodüktör Yağcı aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AK Parti’ye çok yakın bir isim.
İnanın bana çok değil 1 ay sonra bile Sezen Aksu etrafından kopan fırtınanın içinin ne kadar boş olduğunu herkes anlayacak. 'Değer mi hiç?' diyecekler bugün fırtına koparanlar bile."
26 Ocak'a gelindiğinde, aralarında İhsan Eliaçık, İlhami Güler, Cemil Kılıç, Fatma Akdokur, Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Edip Yüksel, Ümit Aktaş gibi isimlerin bulunduğu ilahiyatçı, yazar ve milletvekilleri Sezen Aksu'ya yönelik tepkileri eleştiren bir bildiri yayınladı:
"Camiden yapılan 'Dilini kopartırız' şeklindeki açıklama TCK 106. Madde kapsamında kişinin vücut bütünlüğünün bir kısmına veya tamamına zarar verme amaçlı alenen tehdit suçuna girdiği gibi, dini açıdan da örneğin En’am Suresi 68., Nisa Suresi 140. ayetlerine de aykırıdır. Kitapta bizden istenen Allah’ın ayetlerine dalındığını (alay, hakaret, aşağılama) gördüğümüzde o mekânı terk etmek ve oradan, sözü değiştirinceye kadar uzaklaşmaktır.
Kur’an’ın bu son derece ileri medeni tutumu ortadayken dini değerleri savunma adına tehditler savurmak, ötekileştirmek, kışkırtmak ve üstelik din adına nefret tohumları saçmak hem de dinu devleti arkasına alarak bunu yapmak kabul edilebilir değildir."
Konuyla ilgili dün Türkiye gazetesinde yayımlanan haber de dikkat çekiciydi. Söz konusu habere göre AKP'li kurmaylar, Sezen Aksu'ya gösterilen tepkinin fazla olduğu görüşünü dile getirdiler. Bir kurmay da Sezen Aksu’nun tepki gösterilen şarkı sözlerinin 5 yıl önce yazıldığını hatırlatarak, şarkının sözlerinin anlamını anlattı.
Eleştiri ve yorumları dinleyen Erdoğan’ın da bunun üzerine “Konuşun tabii, bana kalmasın bu konular” dediği öğrenildi.
2017’de çıkardığı şarkıdaki ‘Binmişiz bir alamete / Gidiyoruz kıyamete / Selam söyIeyin o cahil / Havva ile Ademe’ sözleriyle 'dine hakaret ettiği' iddia edilen, hakaret ve tehditlere maruz kalan Sezen Aksu, bunlara geçtiğimiz günlerde resmi Facebook sayfasında yaptığı açıklamayla yanıt vermişti:
“Merhaba, Öncelikle bireysel veya kurumsal olarak, ayrıca TV kanallarındaki açık oturumlarda, sağduyulu açıklamalarıyla farklı açılardan ele alıp konunun anlaşılmasına çalışan, destek mesajları veren, arayan soran, tanıdığım tanımadığım tüm dostlarıma teşekkür ederim.
Malumunuz olduğu üzere konu ben değilim, konu memleket.
Kendimi bildim bileli çeşitli insanlık hallerini gözlemliyor ve söze döküyorum biliyorsunuz.
Mesela 2010’da şu şarkıyı yazmışım:
O ne dedi? Bu ne dedi? Kim ne dedi?
Harcanan hayatlar bunlar
Vermişler ateşe yedi düveli
Hababam kaynıyo’ kazanlar
Hadi buyurun, biz gönüllüyüz
İple çekiyoruz vaktimizi
Kim en günahsızsa gelsin
Gelsin ilk o vursun bizi
Dizilmişler bi’ de dizi dizi
Hiçbirinde yok tek bi’ yara izi
Ateşe de yürürüz evelallah
Aşk yaksın yakacaksa bizi
Hadi siz düşünün, top bizde
Mangal gibi yürek çok bizde
Alevere dalavere yok bizde
‘Yok’ dedik, ‘Yok’ dedik
Kırılıp dökülüyoruz lakin
Direniyoruz sakin sakin
E siz de dilinize biraz hâkim
‘Hop’ dedik, ‘Hop’ dedik
Ya seyirci ya yanansın
Ortası yok, sınanansın
Ya emniyet şeridinde
Ya uçurtmaya uyansın
Aşağıdakini de dün gece (21 Ocak 2022) yazdım.
Sen beni üzemezsin
Zaten çok üzgünüm
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Ben avım sen avcı
Vur bakalım….
Sen beni sezemezsin
Dilimi ezemezsin
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Kim yolcu kim hancı
Dur bakalım…
Beni öldüremezsin
Sesim, sazım, sözüm var benim
Ben derken ben herkesim
Sonuç olarak 47 yıldır yazıyorum…. Yazmaya da devam edeceğim.”