Diyanet yine kurucu Atatürk'ün adını anmadı. Cuma gününe denk gelen 30 Ağustos'ta bile hutbede Atatürk ve silah arkadaşlarına yer vermemesine en sert tepkilerden biri Fatih Altaylı'dan geldi.
Altaylı'nın yazısından ilgili bölüm şöyle;
Kimse kusura bakmasın ama Diyanet İşleri Başkanlığı giderek daha garip, daha anlaşılmaz ve hatta daha utandıran bir kurum haline geliyor.
Vakaları saymaya kalksam epey bir yer tutar.
Teker teker sayamayacağım.
Fakat son rezillik bile yeterince sinir bozucu.
Biliyorsunuzdur mutlaka, Türkiye’de Cumhuriyet öncesi Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurum yok.
Bu kurumu kuran kişi Cumhuriyet’in de kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk.
Amaç belli.
Doğru İslam’ı anlatmak, din ve vicdan hürriyetini sağlamak, milletin tarikatlerin, cemaatlerin elinde oyuncak olmasını engellemek.
Yani FETÖ benzeri organizasyonların oluşmasına imkan sağlamamak.
Diyanet’in son yıllarda bu görevini yapıp yapmadığını anlamak için Diyanet İşleri başkanlarının Fetullah Gülen’le ilgili geçmişte yaptıkları açıklamalara bakmak yeterli.
“Kandırıldık” deyip işin içinden sıyrılabilirler.
Biz de inanmış gibi yaparız.
Ama dün, 30 Ağustos’ta okuttukları Cuma Hutbesi’nde “Kurucuları” Mustafa Kemal Atatürk’ün adını dahi anmamalarındaki ayıptan sıyrılamazlar kolay kolay.
En azından benim vicdanımda sıyrılamazlar.
Tabii ki, elimden bir şey gelmez.
Ama en azından “Benim ödediğim vergilerden Diyanet’in payına düşen tek bir kör kuruş var ise eğer, o tek kuruş dahi size haram olsun” diyebilirim.
Ama bunu da çok umursayacaklarını zannetmem.
Yine de ben demiş olayım.
Belki bir gün bir yerde konusu geçer.
Belki bir dünyada hesabı sorulur!