Altaylı, "Tabii şimdi bir yandan da gözümüz Ekrem Bey’de olacak.
Özellikle de makam aracı konusunda. " dedi.
"Demiyoruz ki, dökülen otomobillerle gezin. Ama makul olun lütfen. " diye çağrı yapan Altaylı'nın yazısı şöyle:
Ekrem İmamoğlu, belediyede büyük israf olduğunu anlatmaya çalışırken, makam otomobillerinden örnek vermişti, Büyükşehir Belediyesi’nden ise itiraz gelmişti.
“Belediyede yok öyle bir makam aracı israfı” diyerek.
Yemin etseler başları ağrımaz.
Çünkü uzunca bir süredir, ister belediye olsun, ister merkezi hükümet, devlette makam aracı işi, otomobil işi başka türlü çözülüyor.
Başka türlü dediğim şu.
Her türlü araç var, lüksünden, basitine kadar.
Ama bunlar belediyenin üzerine değil.
Sahibi belediye değil.
Yok uzun dönem kiralamalardan söz etmiyorum, onların kamu kurumu ile en azından bir sözleşmesi, bir izi olur.
Benim dediklerim izi tozu olmayan cinsten.
Kamu yöneticileri gerek makam, gerek hizmet aracı işini çözmenin basit bir yolunu bulmuşlar.
Kurumla iş yapan şirketlerden otomobil istiyorlar.
Diyelim ki, belediyeden ihale alıyorsunuz.
Bu bir inşaat da olabilir, hizmet de olabilir, sarf malzemesi de olabilir.
Aldığınız ihalenin boyutuna göre sizden talep edilenler arasına “otomobiller” de sıkıştırılıveriyor.
Diyelim ki, 20 milyonluk bir iş yapıyorsunuz.
Talep geliyor belediyeden, “Bize bir 4 serisi BMW, bir E serisi Mercedes”.
İş 100 milyonluk mu?
O zaman S serisi Mercedes. Üç de Renault Megane. Yanına da iki Clio.
Hatta bazen “Üzerlerinde taşıtmatik de olsun” talebi geliyor.
Belediye ya da hangi kamu kurumu ise... İş yapılan bankadan istenenler ise zaten ayrı bir fasıl.
Belediyenin ya da kamu kurumunun üzerinde otomobil görünüyor mu?
Görünmüyor.
Belediye ya da kamu kurumu yöneticisi o otomobili kullanıyor mu?
Kullanıyor.
Şimdi diyeceksiniz ki, “Bunun israf neresinde, özel sektör belediyeye vermiş. Belediye bedavadan kullanıyor”.
Tabii, haklısınız.
Özel sektör de dangalak.
Belediyeye verdiği ihale fiyatına bunları eklemiyor.
Tabii şimdi bir yandan da gözümüz Ekrem Bey’de olacak.
Özellikle de makam aracı konusunda.
Bakalım “makul”e kendinden mi başlayacak.
Bakın dikkat edin tasarruf demiyorum.
Makul diyorum.
Çünkü devlette uzunca bir süredir özellikle makam araçları konusunda “makuliyet” diye bir şey kalmadı.
Aksine muazzam bir görgüsüzlük.
Eskiden bir bakan bir yerden bir yere giderken, tek bir eskort aracı ile giderdi. Güvenlik için.
Şimdi İçişleri, Dışişleri gibi riskli olanları bırakın, en alakasızı bile bir yerden bir yere 10 araçtan azıyla gitmiyor.
Ne kadar otomobil var ise konvoyda o kadar önemli oluyorsun sanki.
Bırakın bakanları, başbakanları, İstanbul Belediye Başkanları farklı mıydı?
Allah var sonradan görme diyemeyeceğimiz Kadir Topbaş bile önde arkada sıra sıra eskort, jammerlı güvenlik araçları falan derken 78 araçtan azıyla gezmezdi.
İşin öyle cılkı çıktı ki, medyaya bile sirayet etti.
Bunları gören bazı gazeteci arkadaşlar da heveslendi.
Bakın yemin ediyorum, ben çok da uzakta bir yerde değil İstanbul’dan Ankara’ya 5 otomobillik konvoyla giden medya yöneticisi gördüm.
Zaten sonra kamuda danışman oldu Allah tarafından.
O yüzden makul olan önemli.
Demiyoruz ki, dökülen otomobillerle gezin.
Ama makul olun lütfen.
Dünyada daha iyi bir ölçü birimi icat edilmedi.
Makuliyetten.