Sevgili okurlarım, dünkü yazımda değindiğim bence çok önemli bir olay vardı…
Bizim hükümet 2011 yılında Libya'ya bavullar içerisine istiflenmiş olan 300 milyon dolar para göndermiş, paraların bir bölümünü Libya'daki bazı yamyamlara elden teslim etmişti.
Yamyamlar, Kaddafi'yi linç eden İslamcı kesimden oluşuyordu.
Devletin ve milletin paraları bizimkilerin aymazlığı ve sorumsuzluğu sonucunda böyle hortumlanmıştı.
Bu paraların ne olduğu, kimlerin cebine girdiği bilinmiyor.
Bu 300 milyon doların hangi kaynaktan ödendiği de meçhul.
★★★
O dönemde bu işin sorumlusu olanlar şöyle:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu.
★★★
Sakın ola ki “Aradan bunca yıl geçmiş kardeşim, 300 milyon doların hesabını sormak aklına şimdi mi geldi” demeyin.
Bunu daha önce de yazdım ama hiçbir yanıt gelmedi.
Şimdi Libya olayı yeniden güncel oldu, bir kez daha yazıyor ve soruyorum…
Ve hiçbir açıklama gelmeyeceğini adım gibi biliyorum.
★★★
21. yüzyılda 300 milyon doları başka bir ülkeye bavullarla göndermenin gerekçesi nedir?
Şimdi diyecekler ki “Libya güvenilir değildi, o yüzden bavul kullandık!”
Peki bu paralar kimlere teslim edildi? Hiç değilse alındı makbuzları falan var mı, yoksa bizim paracıklar aşiretlerin ve kabilelerin yağmasına mı kurban edildi?
Diyecekler ki “O kargaşa ortamında kim kimden makbuz alabilir!”
Yaa arkadaş, siz orada babanızın değil, devletin ve milletin 300 milyon dolarını bağışladınız…
Hem de Kaddafi'yi linç eden İslamcı kesime…
Siz bunun hesabını vermezseniz neyinkini vereceksiniz?
Türk devletinin ve Türk milletinin parasını siz sokakta mı buldunuz da böyle bol kepçe harcamaktan sıkılmadınız?
★★★
Recep Bey bu konuda bence şöyle düşünüyor:
“Ben koskoca bir dünya lideriyim, cumhurbaşkanı olmuşum. Ben böyle ufak işlerin hesabını vermem. Bunu bana sormaya da hiç kimsenin hakkı yoktur! Parayı örtülü ödenekten verdim kardeşim, itirazı olan varsa çıksın karşıma!”
Peki ya Ali Babacan…
Ya Ahmet Davutoğlu…
Geçen yıllar içerisinde ikisi de gündemden düşmüştü.
Siyasetten ellerini eteklerini çektikleri kanısı yaygındı.
Ancak gelin görün ki, her ikisi de yıllar sonra siyaset sahnesine yeniden, hem de hızlı girişler yaptı.
Babacan işi ağırdan alıyor, partisini henüz kurmadı.
Davutoğlu elini daha çabuk tuttu, Gelecek Partisi kuruldu.
Şimdi ikisi de kusura bakmasın ama, Libya'ya bavullarla gönderilen bu paraların hesabını kendilerine bundan sonra da sormayı sürdüreceğim.
Bunlar bir üçlü idi…
Biri yükseldi, Saray'a çıktı.
Onun dokunulmazlığı var, hem de koskoca dünya lideri!..
Dolayısıyla kendisinden hesap sorulamaz.
Ama diğer ikisi, farklı siyasi hareketlerin temsilcisi olsa da, aradan yıllar bile geçmiş olsa, söz konusu 300 milyon doların, başka bir deyişle bavul parasının hesabını vermekle yükümlüdür…
Zira bu olayın bütün ayrıntılarını Recep Bey'le birlikte onlar biliyor.
Siyaset meydanları yakında kızışacak, BabacanDavutoğlu ikilisi halkın karşısına çıkacak…
Seçmenler bu konuyu sorduğu takdirde, onların yüzüne karşı acaba ne diyecekler?