Çinli yetkililer perşembe günü yaptığı açıklamada, koronavirüsten potansiyel olarak daha ölümcül olan yeni bir bilinmeyen zatürrenin bu yıl Kazakistan'da 1.700'den fazla insanı öldürdüğü bildirildi. Kazakistan'daki Çin Büyükelçiliği vatandaşlarına yaptığı açıklamada, "Kazakistan Sağlık Departmanı ve diğer kurumlar karşılaştırmalı araştırmalar yapıyor ve zarütte virüsünün doğasını tanımlayamıyorlar" dedi.
Büyükelçilik, bazı tanımlanmamış zatürre vakalarının ülke genelinde Haziran ortasından bu yana önemli ölçüde arttığını, bazı yerlerde yetkililerin günde yüzlerce yeni vaka bildirdiklerini söyledi. Hastalık 500 yeni vaka ve 30'dan fazla kritik hastası bulunan Atyrau, Aktobe ve Shymkent bölgelerinde yoğunlaştı.
KORONAVİRÜSTEN DAHA ÖLÜMCÜL
Büyükelçiliğe göre, hastalık bu yıl bazıları Çin vatandaşı olan 1.772 kişiyi öldürdü. Bu ölümlerin 628'i sadece Haziran ayında gerçekleşti. Büyükelçilik "Bu hastalık Kovid19'dan çok daha ölümcül" yorumunda bulundu.
"HER GÜN 200'E KADAR KİŞİ HASTANELERE KABUL EDİLİYOR"
Hemşultan sağlık bölümü başkanı Kazinform, "Her gün 200 kadar kişi hastanelere kabul ediliyor. Son birkaç gün içinde günde zatürre teşhisi konan 300 kadar kişi hastanelere kaldırıldı. Bazıları evde tedavi görüyor" şeklinde konuştu.
Murat Yetkin: Akşener, Babacan ve Davutoğlu ne yapıyor, farkında mısınız?
Gazeteci ve yazar Murat Yetkin, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın yeni siyasi taktiklerinin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından da dikkatle ve kızgınlıkla izlendiğini öne sürdü. Yetkin, kürsüsünü sesini duyuramayan vatandaşlara ödünç veren Akşener'in diğerlerinden bir adım önde olduğunu kaydetti.
Yetkin, "İYİ Parti lideri Meral Akşener pek fazla kişinin dikkatini çekmeyen ama önemli bir iş yapıyor bu günlerde. Aslında yazının başlığı çok uzun olmasaydı, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın ne yaptığının farkında mısınız diye sormam da gerekirdi? Onlara da geleceğim, az çok biliyorsunuz ama pek bilinmeyen bazı ayrıntılar vereceğim. Ama önce Akşener, çünkü onun yaptığı bütün partilerden farklı" dedi.
Yetkin, yazısında şunları kaydetti:
Akşener bir süredir TBMM Grup toplantılarında kürsüyü toplumdan temsilcilere, sesini duyurmakta güçlüğü olanlara bırakıyor. Bu, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sıklıkta yaptığı gibi o grupların söylediklerini siyasi gündeme taşımaktan farklı. Doğrudan kendilerini konuşturuyor. TBMM televizyonunda partisine ayrılmış sürenin bir kısmını doğrudan sivil toplumun, pek öne çıkamayan temsilcilerine tahsis ediyor Akşener.
Doğrudan hitap
Bu durumun bildiğim kadarıyla ilk uygulaması 17 Haziran’da başladı. O gün Akşener konuşmasının bir kısmında kürsüyü Ankara Kahveciler Odası Başkanı İsa Güven’e bıraktı. Küçümsemeyin lütfen, bir düşünün koronavirüs salgını nedeniyle kaç bin küçük esnafın iflasın eşiğinde olduğunu, kaç kişinin oradan geçimini sağladığını. 9 Temmuz’da Türkiye’nin en büyük mandıracılık şirketlerinden Yörsan’ın iflas ettiği duyuruldu; pek çok sektörde insanların yürekleri ağızlarında.
İkinci örnek, 23 Haziran’daydı. Akşener, büyüyen işsizlik sorununu anlatmak için Ankara Üniversitesinden Serhan Koray Çiftçi’yi çıkardı. Bu haber hükümet uydusu medya tarafından nasıl görüldü biliyor musunuz? “Gencin eğlence görüntüleri ortaya çıktı” diye. Üniversiteli bir gencin arkadaşlarıyla eğlenmesi kadar doğal bir şey olmayacağı gibi, işsizlik endişesini dile getirmesi kadar doğal bir şey de olamaz oysa.
Akşener 8 Temmuz’da kürsüsünü bir değil, iki sivil toplum sözcüsüne ödünç verdi. Marmara Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma derneği Genel Başkanı Gönül Boran Özüpak ile Tüm İşçi Emeklileri, Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Satılmış Çalışkan.
Siyasetin yeni yaklaşım ihtiyacı
İYİ Parti Aydın Milletvekili ve Siyaset Akademisi Başkanı Aydın Sezgin’e “Peki, Grup’ta siz de konuşuyor musunuz, Akşener size de söz veriyor mu?” diye sordum. Çünkü siyasi parti Meclis Grubu toplantıları uzunca bir süredir çoğunlukla genel başkanının gelip TV’lerden yayınlanan konuşmasını yapıp gitmesinden ibaret. Basına açık ya da kapalı şekilde milletvekilleriyle görüş alışverişi artık pek yapılmıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bazı önemli olayların arifesinde vekilleri topladığını biliyoruz yalnızca. “Tabii” dedi Sezgin, “Yapıyoruz. Ben defalarca söz alıp konuştum bu toplantılarda. Sayın Akşener dikkatle dinliyor, notlar alıyor.”
Akşener’in parti grubunun hem birbiriyle hem toplumla doğrudan temasına izin vermesi ve kamuoyunun da onların sesini duymasına aracı olması siyasetin yeni yaklaşım ihtiyacına bir örnek. Yani sadece gençlerin sevdiği dizilerle Erdoğan’a esprili cevap yetiştirmekle kalmıyor Akşener, dikkatle bakınca görülüyor.
Davutoğlu’nun Diyarbakır cesareti
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu 3 Temmuz akşamı neredeyse 4 saat süren bir videokonferansa katıldı. Konferansı Diyarbakır merkezli düşünce ve araştırma kuruluşu Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) düzenlemişti. Ben de bağlanıp izledim. Davutoğlu’nun Doğu ve Güneydoğu’dan sivil toplum temsilcilerinin sorularını canlı yayınlanmasını izin vermesini doğrusu cesurca buldum. Yasadışı PKK lideri Abdullah Öcalan ile MİT ve HDP üzerinden diyalog onun başbakanlığında bitmiş, hendekbarikat ayaklanması ve bastırma operasyonları onun başbakanlığında yaşanmıştı. Doğrusu katılımcılar, nezaket sınırları içinde kalarak en sert soruları sordular, Sur’un yerle bir edilmesinden, Cizre’de kaybolan cenazelere kadar. Davutoğlu da sabırla bunları yanıtladı ama daha önemlisi dışarıda başka içeride başka konuşmadan yanıtladı. “Eliti ikna etmem zor, ama halk beni anlıyor” diye yüzlerine söyleyerek ikna etmeye çalıştı. İkna ettiğinden emin değilim ama sonradan konuştuğum bazı katılımcıların da duruşunu takdir ettiğine tanık oldum.
Daha önce yaptığımız mülakatta bugünkü aklı olsa Erdoğan’ın kongre tuzağına düşmeyeceğini söyleyerek özeleştiri kapısını açmıştı.
Bence bu açıklık da siyasette yeni yaklaşım ihtiyacına verilen yanıtlardan birisi.
Babacan dijital gidiyor
DEVA lideri Babacan ne Akşener ne Davutoğlu gibi yapıyor ama o da yeni yaklaşım ihtiyacına yanıt arıyor. Partisini kurduğu gün koronavirüsün Türkiye’de görüldüğünün ilan edilmesi gibi bir talihsizliği lehine çeviriyor gibi. Zorunluluk olmanın ötesinde bir tercih olarak siyasi çalışmasını dijital ortamda yürütüyor. Özellikle gençlere bu yolla ulaşıyor. 6 Temmuz’da Ankara’da yeni Genel Merkez binasının açılışını da sosyal medya üzerinden yaptı. Sonra, ayrı dijital medya altyapısı kurulmuş olan binasında ilk mülakatını da internet üzerinden televizyon yayıncılığının başarılı ismi Ruşen Çakır’ın Medyascope kanalına verdi. Babacan böylelikle artık “amiral gemisi” gazeteciliğinin çöktüğünü de gösteriyor adeta.
Sadece bu değil. Başlardaki “Ben gittikten sonra her şey bozuldu” tutumunu bıraktı; o da kendi döneminin hatalarını da saymaya başladı; henüz yeterli olmasa da başladı, bu da bir şeydir. Bana kalırsa Akşener, Davutoğlu ve Babacan’ın AK Parti ve MHP tarafından engellenme çabalarına karşı geliştirdiği yeni siyaset taktikleri Erdoğan ve Devlet Bahçeli tarafından da dikkatle ve kızgınlıkla izleniyordur.
Ama kürsüsünü, sesini duyuramayan vatandaşlara ödünç veren Akşener, bana göre diğerlerinden bir adım önde.