Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği CHP

Kılıçdaroğlu dedi ki:

“Cumhuriyet Halk Partisi'nin geçmişte hiç kusuru olmadı mı, kabahati olmadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu, kusuru da oldu. Biz getirdik, ne yaptık, başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik…”

Kılıçdaroğlu'nun bu konuşması yeni değil; son üç yılda sıklıkla tekrarlıyor.

Bu sözleri açıklığa kavuşturmak gerekiyor; içinde doğru ve yanlış var çünkü!

Öncelikle şunu sormak şart; kusurlu ve kabahatli olan hangi CHP?

Öyle ya:

Atatürk CHP'si var…

İnönü CHP'si var…

Ecevit CHP'si var…

Baykal CHP'si var…

Kılıçdaroğlu CHP'si var…

Evet, 99 yıllık bir CHP tarihi var. Hangi CHP, türbanı ülkenin bir numaralı sorunu haline getirdi? Örneğin:

Atatürk döneminde başörtü sorunu var mıydı?

Tarih, 9 Mayıs 1935.

CHP'nin 4'üncü büyük kongresi Ankara'da toplandı.

Atatürk'ün son kez katıldığı bu kurultayın başkanlığını İsmet İnönü yaptı.

Kongrenin son günü, Muğla, Sivas gibi bazı teşkilatlar Dilekçe Komisyonu'na yemeni, yaşmak, eşarp dışındaki çarşaf ile peçenin yasaklanmasını isteyen başvuruda bulundu. Çünkü, Adana belediyesi gibi yerel teşkilatlar 16 Mart 1935'ten itibaren peçenin ve çarşafın giyilmesini oybirliğiyle yasaklamıştı.

Dilekçe Komisyonu kararı büyük kongreye bıraktı.

ATATÜRK'ÜN GÖRÜŞÜ

Çarşaf ve peçe yasağı konusunda ilk İçişleri Bakanı Şükrü Kaya konuştu.

Ardından:

Dilekçe Komisyonu raportörü (Giresun milletvekili gazeteci) Hakkı Tarık Us konuştu. Diyarbakır milletvekili Kazım Sevüktekin, Antalya milletvekili Rasih Kaptan, Niğde milletvekili Naciye Osman, Ankara milletvekili Aka Gündüz, İçel milletvekili Dr. Akil Muhtar konuştu…

Kongrede tartışmalar uzayınca yeterlilik önergesi verildi. Önergeyi veren İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tekrar kürsüye çıktı:

”Eğer bu büyük ve önemli mesele olsaydı; bu büyük inkılabı yapan, bunu da programına koyar ve sizden lazım gelen kararı aldırmaya çalışırdı.”

Şükrü Kaya'nın sözleri açıktı: Atatürk, çarşaf ve peçeyi sorun görmemişti. İçişleri Bakanı Kaya, Atatürk'ün en yakın çalışma arkadaşlarından biriydi, konuşmasının içeriğini Atatürk'ten aldığını düşünebiliriz.

Kongre, çarşaf ve peçe konusunda karar almadı; kanun çıkarmayı doğru bulmadı. CHP 4'üncü kurultayı, aldığı kararlarla tek parti egemenliğini pekiştirdi. Ki, böyle bir kongrede bile çarşaf ve peçe konusunda sert kararlar almadı.

Yani: Atatürk CHP'sinin, kadınların örtüsüyle uğraştığı tezi doğru değil. Keza, yasaklanmak istenen bile sadece peçe ve çarşaf idi. Bunların yerine Halkevleri aracılığıyla manto ve eşarp giydirilmesi özendirildi.

Gelelim diğer CHP dönemlerine…

ECEVİT İLE BAŞLADI

Türkiye'de tartışma konusu hep kamuda başörtüsü oldu.

Bu, 1951'de Demokrat Parti ve 1966'da Adalet Partisi hükümetleri döneminde başladı. İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi'nde öğrenim gören kız öğrencilerle ilgili kararlardı tartışma konusu edilen…

12 Mart askeri darbe döneminin Ferit Melen hükümeti 27 Kasım 1972'de yayınladığı tebliğ ile kadın öğretmenlerin derslere başı açık girmesini şart koştu.

CHP'nin kamuda başörtüsünü yasaklaması Başbakan Ecevit döneminde oldu: 1978 yılında önce Çalışma Bakanlığı ve ardından 8 Aralık 1978 tarihli genelgeyle CHP hükümeti, kamu hizmetinde çalışan erkeklerin sakal, uzun saç ve kravatsız işe gelmeleri ile kadın memurlara başörtüsünü yasakladı. Yasağın amacı devlet bürokrasisine siyasetin girmesini önlemekti.

Kamuda başörtüsü yasağı 12 Eylül askeri darbe döneminde ülkenin hararetli tartışma konularından oldu. Bunu sebebi YÖK'ün üniversitelere kılık kıyafet dayatmasıydı.

1980'lerin ikinci yarısından 1990'ların sonuna kadar bu tartışma Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları üzerinden sürdü gitti…

Bu süreçte CHP yoktu; darbecilerin kapısına kilit vurduğu CHP, 19811992 yıllarını kapalı geçirdi. Kamuda başörtüsü yasağını yüksek mahkemeye taşıyan SHP oldu.

Baykallı CHP'nin başörtüsü tavrı ikircikli oldu. AKP'nin yasağı kaldırmasına muhalefet etti, konuyu (Ecevit'in DSP ile birlikte) Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Vs.

Sanırım:

Kılıçdaroğlu, Baykal'ın CHP'sinden bahsediyor…

Özünde bu yasak, kimi sosyal demokratların Kemalizm ile Gardrop Atatürkçülüğü farkını bilmemesinden kaynaklandı…

Soner Yalçın