Can Ataklı bugünkü "Komşular bitti şimdi sıra Libya’nın çöllerine geldi" başlıklı yazısında, "Bana göre Erdoğan’ın eli mahkum bu oyunu sürdürmeye. Çünkü daha birkaç gün önce Libya’daki bu İhvancı yönetimle kıta sahanlığı anlaşması imzaladı.Saray bu anlaşma ile Akdeniz’in en büyük oyun kurucusu olduğuna, diğer ülkelerin oyunlarını bozduğuna inanıyor." dedi.
Komşular bitti şimdi sıra Libya’nın çöllerine geldi
Erdoğan iktidarının kendisini Akdeniz ve Ortadodoğu’da gerçekten “oyunu kurucu” sanmasının cılkı çıktı artık.
Durup dururken neredeyse tüm komşu ülkelerle düşman olduk.
Yetmedi bu ülkelerde “Buraları bizden sorulur” edası ile askeri operasyonlara da girişiyorlar.
Bunlar da yetmiyor çok uzak ülkelerle de aramızı bozup düşmanlık tohumları atıyorlar.
Koskoca Arap dünyasında Katar dışında tek dostumuz, müttefiğimiz olmayı bırakın selam veren bir tek Müslüman ülke bırakmadılar.
Hindistan ve Pakistan, Türkiye’ye şüphe ile bakar oldu.
Çin’le aramız şeker rengi.
Avrupa Birliği ile neredeyse ipler kopacak.
Bütün AB ülkelerinin de üyesi olduğu NATO’dan atılmamızı bile teklif edenler var.
Okyanus’taki ada devletler bile “Şu Türkiye dünyanın başına bir dert açmaz inşallah” temennisi içinde.
Bu iktidar o derece düşman toplamayı becerdi aslında.
Ama sorarsanız en haklı kendileri, dış güçler Türkiye’yi çok kıskandıkları için elbirliği ile iktidarı batırmaya çalışıyorlar. (Tabii onlar bunu Türkiye olarak telaffuz ediyor.)
Dünyanın tek derdi var bunlara göre o da Erdoğan’ı ne pahasına olursa olsun devirmek.
Şimdi bütün bunların üstüne bu iktidar Türkiye’nin başına bir de Libya sorunu açıyor.
Bunun da yetinmeyip Anadolu’nun uçsuz bucaksız köylerinden toplayacağı yiğit, mert insanları Libya çöllerine sürmeye hazırlanıyor.
Niye?
Çünkü yeni bir dış politika faciası, çapsızlığı, yeteneksizliği ile karşı karşıyayız.
NATO’nun Kaddafi henüz sağken Libya’da yönetimi değiştirmek için başlattığı operasyona önce “NATO’nun ne işi Libya’da yaaaa” diye karşı çıkan Erdoğan hemen üç gün sonra “Biz de varız” diyerek kendini ortaya atmış, ardından Kaddafi’nin kendi vatandaşları tarafından linç edilmesine dolaylı olarak neden olmuştu.
Libya’da Kaddafi’nin devrilmesinden ne umduklarını pek bilemiyorum ama bu fahiş yanlışlardan sonra bir de bu ülkede çıkan iç savaşta yanlış tarafı tuttular.
Nerede bir iç savaş çıksa hemen taraf olan AKP iktidarı Libya’da “İhvancıların” yanında saf tuttu.
Zaten görünen o ki bütün mesele oyunu “İhvan üzerinden” yürütmek ve bu örgütün liderliğini ele geçirmek.
Peki bu oyun tutar mı?
Bana göre Erdoğan’ın eli mahkum bu oyunu sürdürmeye.
Çünkü daha birkaç gün önce Libya’daki bu İhvancı yönetimle kıta sahanlığı anlaşması imzaladı.
Saray bu anlaşma ile Akdeniz’in en büyük oyun kurucusu olduğuna, diğer ülkelerin oyunlarını bozduğuna inanıyor.
Buna karşı bu İhvancı grubun durumu pamuk ipliğine bağlı.
Şimdilik Birleşmiş Milletler tarafından meşru görünen bu yönetim aslında sadece Trablus ve çevresini kontrol edebiliyor.
Ülkenin asıl büyük gücü General Hafter’in elinde ve ordusu şu sıralar Trablus kapılarına dayanmış durumda.
Elbette kesin değil ama Hafter bir süre sonra Trablus’u ele geçirebilir ve meşru yönetim haline gelebilir.
Bu durumda iktidarın çok bel bağladığı anlaşma da ortadan kalkar.
Sanıyorum Erdoğan bunun telaşı ve öfkesi ile Libya’ya asker gönderebileceğini söylüyor.
Oysa o da çok zor ve riskli, çünkü Erdoğan’ın askeri operasyonla durduracağını düşündüğü Hafter’in arkasında Mısır, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri ve en önemlisi Rusya var ve bu ülkelerin askerleri halen Libya topraklarında.