Nagehan Alçı, bugünkü "Depremden değil, panikten korkun!" başlıklı yazısında, depremle ilgili kanallardaki programları değerlendirdi.
"Genel olarak televizyonların performansı hiç kusura bakmasınlar berbattı! " diyen Alçı'nın yazısı şöyle:
Dün saat 14.00’te yaşadığımız sarsıntı ile birlikte toplu akıl tutulmasının nasıl bir şey olduğunu da görmüş olduk. Yıllardır sanki İstanbul için bir deprem riski yokmuş ya da sanki daha bir önceki gün deprem yaşanmamış gibi verilen tepkilere, ortaya çıkan paniğe bakıp hakikaten panik olmamız gerek.
Sevgili okurlar, dünkü deprem her şey bir yana bize şunu gösterdi: İstanbullunun depremde ne yapılması gerektiği ile ilgili en ufak bir fikri yok! Ve endişesi çok!
Demek ki 99 depreminden beri bu ülkede deprem bilincini artırmak adına hiçbir şey yapılmamış. Yapılan tek şey korku pompalamak olmuş.
Herkesin kendini sokaklara atması, yolları tıkaması, sosyal medya üzerinden komplo teorileri yarışına girmesi çok büyük bir tehlikeye işaret ediyor: Olası büyük İstanbul depreminden önce ciddi bir bilinçlendirme çalışması yapılmazsa zarar katlanır, kayıplar çok daha fazla olur
Dünkü tabloda tek kabahat vatandaşın değil tabii. Devlet yetkililerinin de elleri ayakları dolandı. Sağlıklı bilgi akışı olmadı. Bazı bankalar saat üçte kapatıverdi. Sonra baktım, sakinleşince 67.00’de açıp kaybı telafi etmeye kalktılar. Birçok işyeri de buna dahil…
Hele okullarla ilgili tatil anonsuna ne demeli… Bu anons her yerde haberleştirildi. Valilik haberin doğru olmadığını söyledi söylemesine ama aradan saatler geçtikten sonra!
Telefon hatlarının kesilmesi de paniğe tuz biber ekti. İnternet çalıştı ama GSM operatörleri arıza verdi. Bu da ciddi altyapı sorununu gösteriyor.
Habertürk TV’yi apayrı bir yere koyuyorum. Kendi kanalım olduğu için söylemiyorum. Başka bir yerde çalışsam da bu objektif tespiti yapardım: Tek sorumlu yayıncılık Habertürk’teydi.
Sevgili Hülya (Hökenek) depreme canlı yayında yakalandı ama müthiş bir soğukkanlılıkla programı götürdü, o anlarda bile sakince yaşanan sarsıntıyı anlatmayı başardı. Helal olsun… Ben olsam yayın mayın dinlemeyip, ayağa fırlamıştım herhalde…
Ancak genel olarak televizyonların performansı hiç kusura bakmasınlar berbattı! Bir anda yine uzman bulma yarışına girildi.
Sevgili dostlar, bu halkın bu kadar paranoyak hale gelmesinin yegane sorumlusu 99’dan beri her depremin ardından ortaya çıkan uzman kılıklı şarlatanlar! Unvanlarında profesör ya da doçent yazması beni hiç ilgilendirmiyor. Unvan değil ehliyet önemlidir. Bu kişilerin bilimsel ehliyetlerinin olmadığı konuşmalarından zaten anlaşılıyor.
İçlerinde gerçek bilim insanı sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ki onların bir kaçından aşağıda bahsedeceğim.
“Bu daha başlangıç. Çok daha kötüsüne hazırlıklı olunmalı” diyerek insanları depreme hazırlayamazsınız. Bunun adı bilgilendirme değil, korkutmadır! Ya da “İstanbul için artık risk yok” diyerek temelsiz bir gevşemeye de sebep olamazsınız. Bunun adı da sorumsuzluktur!
Bu tip açıklamalarla İstanbul kurtulmaz. İstanbul, alınması gereken önlemleri soğukkanlı bir şekilde anlatarak kurtulur.
Gecenin tek anlamlı ve faydalı programı Teke Tek’ti. Burada arada polemiğe girdiğimiz, birbirimize karşı sert sözler sarf ettiğimiz olmuştur ama hakkını vereyim: Fatih Altaylı çok doğru bir televizyonculuk yaptı. İstanbul halkını olması gerektiği gibi bilgilendiren yegane yayın Teke Tek Özel’di dün.
Hem 3 gerçek bilim insanını Prof. Dr. Celal Şengör, Prof. Dr Ziyadin Çakır ve Prof. Dr Sinan Özeren’i (3’ü de konularında evrensel ölçütlere uygun önemli çalışmalar yapan değerli hocalar) hem de Ekrem İmamoğlu’nu tam da depremin olduğu gün çıkarması önemliydi.
Ekrem İmamoğlu’nun Celal Şengör’e “Biz bilimin önünde boynumuzu büküyoruz. Sizden talimat almaya hazırız” demesi büyük bir olgunluk ve özgüvene işaret ediyor. Tebrik ederim!
Celal Şengör’ün militarist aşırıcı siyasi fikirlerini sağduyulu bir insanın makul bulması mümkün değil ama olası depremler konusunda bütün politikacılar O’na kulak kabartmalı.
Artık deprem konusunda gerçek bilim insanları konuşsun, şarlatanlar değil! Ve siyasetçiler de onların önderliğinde yol alsın…