Bursa Anadolu Kız Lisesi'nde yaşandığı iddia edilen olaylar zinciri, duyanları şaşkına çevirdi. Okul müdiresi Zehra Özbek, yaşananların Ekşi Sözlük'te paylaşılması üzerine mahkeme kararıyla başlıkları sildirdi.
Lodos haber adlı bir internet sitesine gönderilen mektupla ortaya çıkan skandal, sosyal medyada da paylaşılmaya başlandı.
Lodos haber'e gönderilen mektupta yer alan iddialar şu şekilde:
Okulun geleneksel mantı günü, ramazan ayına denk geldiği için organizasyon iftar yemeğine çevrildi ve iftar yemeği için öğrencilere baskı yapıldı.
Osmangazi Belediyesi'nin sponsor olduğu iftar organizasyonunda, iftar yemeğinin biletleri beslenme ve barınma giderleri devlet tarafından karşılanması gereken yatılı öğrencilere 20 lira karşılığında satıldı. 20 lira karşılığı yemeğe katılan yatılı öğrenciler, katılımın yoğunluğu bahane gösterilerek aç bırakıldı.
Öğrenciler bu durumu protesto etmek için İzmir Marşı'nı söylemeye başladığında cezalandırılmak için yatakhaneye kilitlenerek 'vatan hainliği' ile suçlandı. Ayrıca edepsizlikle itham edildi ve ağır hakaretlere maruz kaldı.
Protestocu öğrenciler gelecek sene okula alınmamakla tehdit edildi. Öğrenciler karne almaya hak kazanmalarına rağmen, okulun karne töreninde "siz bu karneyi hak etmiyorsunuz" denerek karnelerine el koyuldu.
Kutlu doğum haftasında lokma döktürülerek ders saatinde okula getirilen imama Kur'an okutuldu ve bütün okulda yüksek sesle yayın yapıldı.
İftar organizasyonuna dönüştürülen Mantı Gününde, Mantı Günü’nün geleneksel olduğunu ve bu nedenle bir başka tarihte yapılmasını isteyen Bursa Kız Lisesi Mezunlar Derneği yöneticileri, okul idarecileri tarafından, “Haddinizi bilin! Yol boyu mantıcılar var! Kapı orada! Beğenmiyorsanız gidin!” denilerek kovuldu.
İşte Lodos Haber'e gönderilen o mektup:
“Bursa Anadolu Kız Lisesinde okuyan aynı zamanda Bursa Anadolu Kız lisesi Pansiyonunda kalan öğrenciyim. Okulumu severek ve büyük mutlulukla başladım. İki yıldır da çok mutluydum. Fakat bu yıl yeni okul müdürümüzün gelmesiyle huzuru, gülmeyi unuttuk. Bize ülkemizin geleceği olduğumuzu söylüyorlar, fakat düşünmeyin, sorgulamadan itaat edin diyorlar. Bir yanlışa itiraz ettiğimizde vatan haini oluyoruz. Son çare olarak yaşadıklarımızın bir özetini size anlatmayı istedik. Sizi, haberlerinizi yakından takip ediyor ve cesaretle bizi anlayabileceğinizi düşündük.
Sorunlarımız okul müdüremiz Zehra Özbek’in gelişi ile başladı.İlk gün okul kürsü konuşmasında ”kesin sesinizi, terbiyesizler” dediğinde yeni müdür kendi otoritesini bir şekilde kurmaya çalışıyor diye düşünmüş çok dert etmemiştik. Fakat bu tür konuşmalar hız kesmeden devam etti.Her gün birimiz okul bahçesinde ”terbiyesiz” olarak sınıfa yollanıyorduk. Kıyafette kısmı serbestliğe son verildiği söylenir, birimiz düz renk siyah tişört giysek dahi çekilir ,olur olmadık sözler işitiriz.Fakat okulda siyah çarşafla, baş örtüsünün rengine göre tunik giyen bir çok arkadaşımız var. Bu ayrımcılık bizi rahatsız ediyor. Yanlış anlamayın kimsenin ne giydiği bizi rahatsız etmiyor, bizi dışlamaya ayrımcılık yapma çalışmaları bizi rahatsız ediyor.
Biz bu yaşımızda bile bir idarecinin böyle ikide bir yanına üç erkek müdür yardımcısını alarak okulda değil de askeriye de dolaşır gibi dolaşmaları, üzerimizde baskı kurmaya çalışmaları bizi rahatsız ediyor. Dersin ortasında bir bakıyorsunuz pat diye müdüremiz geliyor. Tamam gelsin hakkıdır diyebilirsiniz, bizi de gelmesi rahatsız etmiyor. Ama geliş var geliş var. Pat diye geliyor, dersi bölüyor, öğretmen dersi anlatırken beğenmeyip müdahale ediyor, gözümüzün önünde öğretmeni rencide ediyor. Dersin ortasında”bu böyle olmaz” ”bunu böyle mi yapıyorsunuz ? ”Artık bundan sonra şu şekilde olacak ” gibi cümlelerle derse her zaman müdahele ediyor.Sonra o öğretmen öğrenci karşısında nasıl saygı kuracak hiç düşünmüyor. Sonra zannedersiniz ki, müdüre hanım tüm branşların uzmanı. Gerçi öğretmenleri de seçerek yapıyor bu uygulamasını. Bu yaşımızda bile bunu anlayabiliyoruz.
Örneğin Atatürk köşesini kaldırtan, ya da her dersin yarısını Ak partiye ayıran öğretmenlerimizle hiç sorunu yok. Müdiremizin sayesinde siyasetten anlamasak da kim hangi partili kim güçlü bunu anlamış öğrenmiş oluyoruz.
Okul öğretmenlerimizin bir çoğu uzun yıllardır öğretmenlik yapan saygıdeğer insanlar.Onlara gözümüzün önünde bu şekilde muamele edilmesi bizleri oldukça üzüyor.Bir çok değerli öğretmenimize ”sen bu okulda yetersizsin ” diyerek psikolojik baskı uyguluyor. Nöbetci öğretmenimiz sınav öncesi dersine girmeden önce yan sınıfta boş dersi olan bir sınıftan dersle ilgili bir soru sormuş, öğretmenimiz gelip yan sınıftayım beş dakikaya geliyorum dedi. Kameradan öğretmenimizin sınıftan çıktığını gördü sanırız hemen denetleme adı altında sınıfa gelip birkaç arkadaşı alıp çıktı. Sonra öğrendik ki, öğretmenimizin haklarında ”derste yoktur” diye tutanak tutup arkadaşlarımıza baskıyla imzalatmış. Biz öğrenciyiz, küçüğüz diye hiçbir şeyi anlamadığımız görüp duymadığımızı zannediyorlar. Halbuki öğrenciliklerini hatırlayan herkes bilir ki, okulda olan biten herşeyi öğrenciler duyar görür, anlar. Birçok öğretmenize bu şekilde sesiz çekingen arkadaşlarımızı korkutarak yalanlarla tutanaklar tutturduğunu biliyoruz. Bu gidişle seneye bir çok öğretmenimizi göremeyeceğiz diye üzülüyoruz.
Okulumuz sosyal faaliyetler açısından oldukça başarılı bir okul. Bursa’nın köklü en eski en tanınmış okullarından. Yıl içerisinde çeşitli programlar hazırlar bunu öğretmenlerimize, velilerimize ve arkadaşlarımıza sunarız. Keyifle yaptığımız bu faaliyetler bu yıl müdüremizin önümüze çıkartılan engeller yüzünden kısıtlandı ve yapılanlarda da tedirgin ve mutsuzduk. Kıyafetlerimizden, sahnede sergileyeceğimiz program metnin içeriğine kadar herşeyi denetliyor ve müdüre hanımın istediği gibi olmak şartıyla yapılıyordu.10 Kasım programında ”Cumhuriyetimizin kurucusu, başkumandan M.K.Atatürk” cümlesini kullanacaksanız programı yapamazsınız diye uyarıda bulunmuştu.
8 martta kadın skeçlerimizi yapamadık.
Yıl sonu mezunlar gösterisi gösteri olmaktan ziyade birşeyler yapabilmenin onur kavgasına döndü. Bursa kız lisesinde kendi içimizde yapacağımız bir etkinlikte bale gösterici yapacak arkadaşlarımız bale kıyafetlerini giymelerine izin verilmediği için gösterisini yapamazken, bir arkadeşımız inanta ağlayarak taytla bale gösterisi yaptı.
Okulumuzun fotokopi ihtiyacı karşılanamazken, neredeyse tüm duvarlar ”15 Temmuz” başlıklı panolarla donatıldı. Sorduğumuzda ise okullara kırtasiye ödeneği geliyor denildi. Sanırız fotokopi kırtasiye ihtiyacı değil (!)
Pansiyondaki sorunlar ise yemeklerin kısıtlanması ile başladı. Kahvaltı çeşitlerinin fazla olduğu,(zeytin,peynir,reçel,salatalık bal veya tahin,gününe göre salam veya yumurta) ”israf ” edildiği söylenerek azaltıldı. Öğlenki yemekleri akşamda görünce nedenini yemekhane görevlilerine sorduk ”müdüre hanım israf edilmesin dedi ” yanıtını aldık. Artık yemeklerin, çorbaların tekrar tencerelere dökülüp akşam önümüze geldiğini görünce isyan ettik. Şikayetler üzerine biraz daha düzelir gibi oldu. Aslında pansiyonun müdürü, okul müdür yardımcımız vardı eski yıllarda herşey yolundaydı fakat anlaşıldı ki müdüre hanım pansiyon müdürümüzü sevmiyor. Okulda neyden şikayetçi olsak, hemen pansiyon müdürümüze topu atmasından, “o sizi kışkırtıyor, zaten o okul müdürü olmak istiyor diyerek bizleri susturmasından” yorulduk. Sanki bizim aklımız yok. Pansiyon müdürümüzün de yakında sürüldüğünü duyarsak hiç şaşırmayız. Çünkü müdüremizin anladık ki arkası çok kuvvetli.
Bazı veliler milli eğitime şikayetlerde bulundular ama nafile. Müdürümüzün yaptıkları hız kesmeden üstelik eskisinden daha da beter devam ediyor.
Ramazan da iftar yemeği verilecek denilerek 20 şer lira istediler. Pansiyonda kalan öğrenciler yatılı öğrenciler ve hepsi için devlet ödeneklerini ödüyor. Fakat iftarda bağış adı altında para toplandı bu yemek için. Halbuki öğrendik ki yemek belediye tarafından gönderilmiş. Bir çoğumuz için o yirmi liralar haftalık harçlığımız bizim. Bu da yetmezmiş gibi yine de aç kaldık. Çünkü müdüremiz çok bilet satmış birçoğumuza yemek yetmedi. Buna itiraz edince de vatan haini olduk. itiraz ettik aç kaldık çünkü.
Şerefsizler diye bağırmasına da izmir marşıyla cevap verdik saygısızca kavga mı etseydik. Bu CHP marşı vatan hainleri diye bas bas bağırdı.
Aslında eski mezunlar derneğinin de yöneticileri vardı yemekte. Onlarla da tartıştılar biz yurda kilitlendik.
Seneye siz buraya zor gelirsiniz diyerek. Her gün her ders zilinde domrayı evrensel müzik o diye dinliyoruz ama aç kalmaya izmir marşı söyleyince vatan haini oluyoruz.
Şuan tam olarak okulda kaç öğretmen soruşturmalık bilmiyoruz. Çünkü iki de bir öğrencileri korkutarak tutanaklar tutturulduğunu duyuyoruz.
Dönem sonunun gelmesi ile beraber gece nöbetindeki öğretmenlerimiz, hizmet personelleri işten atıldı. Ödeneğin olmadığı söylenerek pansiyonumuz kapatılmaya çalışılıyor.Ve bu pansiyonda kalmadığı sürece başka şehirde, Kız Lisesinde okuma şansı olmayan 184 öğrenci var.
Müdüre hanım bir şikayetiniz varsa buyrun gelin dediği için çeşitli zamanlarda çeşitli konularla kendisine gittik.Fakat kendisi dinlemek yerine siz beni suçluyorsunuz, bana iftira atıyorsunuz,öğretmenlerinizin dolduruşuna geliyorsunuz deyip bizleri dinlemedi.Bir sorundan bahsedince ”bu okulu ben adam ettim” diyor.Yani bizim sorun olarak gördüğümüz şey müdüre hanım için ”adam ettiği” konu oluyor. Bir çok arkadaşımız,velilerimiz kendisiyle tartışmak zorunda kaldı. Bunlar ne bir kız lisesi müdürüne ne de kız lisesi adına yakışacak davranışlar değil. Eğitim huzurumuz kalmamış durumda.
Özlem abla, burası okul burda siyaset yasak diyorlar ama müdürümüz neyin siyasetini yapıyor. Bize dayatılan bu siyasete biz boyun eğmek zorundamıyız. Biliyoruz, okul müdürümüz, valiliğe, milli eğitime cimere bir çok yere yazıldı. Bu yaşta anladık özlem abla, arkasını hükümete dayayan istediğini yapabiliyormuş. Peki bu ne kadar doğru. Onlardan farklı düşünüp hissedemez miyiz? Haberlerde hergün dinliyoruz. Fetöcü öğretmenler alınıyor falan diye. Yarın işlerine gelinmediğinde yarın eğer devran değişirse değiştiğinde şimdi bu kişilere de akötü mi diyecekler? Bu adaletsizlik bizim genliğimizi elimizden alıyor.
Bizim sesimizi duyacak birileri var mı bilmiyoruz. Son bir çare size sığındık.
Biz bu ülkenin geleceğiyiz! Bu okullar bizim! Boyumuzdan yaşımızdan büyük konuşuyor olabiliriz. Ama yine de söylemek istiyoruz ki, Bu okullar, bu ülke bizim. Kimsenin kendi çiftliğiymiş gibi davranmaya hakkı yok ! Tarihi Kız Lisesi önemini yitirmeden birilerinin harekete geçmesini sesimizi duymalarını diliyorum. Diyebilir siniz ki siz sadece bir okulda bir avuçsunuz. Ama biz inanıyoruz ki bu adaletsizlik birileri sesimizi duymazsa heryere adım adım yayılıyor. Veliler çocuklarına sahip çıkmalı korkmadan. Biz şımarıklık yapmıyoruz. Biz mızmıklık yapmıyoruz. Biz boşuna ağlanmıyoruz. Geleceğimiz çalınıyor. Veliler çocuklarına aman kızım sen sorun yaratma sus diyor. Yetkililer duymuyor. Bugün belki bir avuç küçük kızlarız. Ama çalınan hepimizin geleceği.
Not. Size bu mektubu isimlerimizle yazabilmeyi çok isterdik. ama isimlerimiz yayınlandığında öğretmenlerimiz disiplinlik oluyorsa biz kesin atılırız.