Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neden HDP'nin kapatılmasını istemediğini kaleme aldı.
Bugünkü yazısında "AKP ve Erdoğan HDP kapansın istemiyor…" başlığıyla AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'nin HDP'nin kapatılması konusunda algı yaptığını ifade etti.
İŞTE ORHAN UĞUROĞLU'NUN BUGÜN YAYINLANAN YAZISI:
Recep Tayyip Erdoğan'ın en büyük zafiyetlerinden birisi de kuşku yok ki yandaş medyasıdır.
Televizyon yorumcuları bir alem,
Köşe yazarları başka bir alem,
Hele hele yalan dolan haberleri medya etiği açısından tam bir yüz karasıdır…
AKP ve MHP yandaşı televizyon yorumcuları her kimden mesaj aldılar ki şöyle söylüyorlar;
Cumhur İttifakı 2 partidir…
Hoppala…
Soruyor diğer katılımcı;
Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) neden dışlıyorsunuz?
Şöyle devam ediyorlar:
BBP sadece AKP ile ittifaktır…
Anladım tabii konuyu…
6'lı birlikteliğe hücum edince koro haline bunlar, ben de hatırlarsanız şunları yazmıştım:
Cumhur İttifak'ını oluşturan, AKP, MHP, BBP ve Vatan Partisi neden bir masaya oturmuyorlar?
Bir masada oturmayı bırakın AKP ve MHP'nin liderlerinin ara sıra ziyaretleri dışında bu 4 parti tek bir toplantıda bile bir araya gelmiyor, gelemiyorlar.
Çünkü;
MHP lideri Devlet Bahçeli;
BBP lideri Mustafa Destici ile tek bir kere görüşmedi ki?
Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek ile asla bir araya gelmez ki?
Destici ile Perinçek'in bir araya geldiğini duydunuz, gördünüz mü?
Erdoğan ile Perinçek hangi sıklıkla görüşüyorlar?
Bu 4'lü Cumhur İttifakı'na işte bu yüzden "Cümbür Cemaat İttifakı" diyorum…
İktidar menfaati ortaklığıdır Cumhur İttifakı…
MHP açısından konu daha da vahimdir.
İktidar olmak istemeyen, Cumhurbaşkanı adayı çıkartmayan ve siyasi hedef olarak Erdoğan'ı anayasayı çiğneyerek 3. kez aday yapma çabasında olan bir partidir MHP…
Madem ittifaktasınız o halde iktidara ortak olsanıza…
İşlerine gelmeyince, "Biz iktidar değiliz" diyorlar,
İşlerine gelince iktidar gibi davranıp muhalefet partilerine ve liderlerine en ağır hakaretlerle saldırıyorlar…
İktidar olmayan ama iktidar partisine kalkan olan bir parti haline getirildi MHP.
Türk siyasi hayatında eşi benzeri yoktur…
Gelelim başka bir konuya…
Erdoğan büyük bir vefasızlık göstererek dava ve yol arkadaşlığı yaptığı Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan için, "Layık değillerdi, onları o göreve getiren iradeye ihanet ettiler" dedi.
Yorumcu televizyonda, "Kendi fikrim" diye vurgulayarak Erdoğan'ın bu sözünü şöyle değerlendiriyor;
"O iradeden kasıt Abdullah Gül'dür. Erdoğan onları AKP'de görevlendiren Gül'ü kastediyor…"
Vay canına sayın seyirciler…
Yorumun kralı, yandaşlığın zirvesi işte tam da budur…
Bitmedi gerçekten bitmedi…
Bu yorumcu şöyle devam ediyor;
"Erdoğan siyasi liyakatleri yoktu demek istedi…"
Öyle bir yetenekleri var ki Erdoğan'ın zihnini okuyorlar…
Pes vallahi, pes billahi…
Bitmedi…
Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) Zaho kumpasının sorumlusu olarak gösteren HDP yöneticilerinin en ağır cezayı almasını,
İspanya'da Batasuna Partisi ile ETA terör örgütü arasındaki "kınamama" konusunun parti kapatılmasına neden olduğunu ve çıkarılan yasa ile bir daha terör seviciliği ya da destekçisi hiçbir partinin açılamayacağını sağlayan İspanyollar örneği veriliyor.
Ve HDP'nin PKK terör örgütünü kınamaması hatta iş birliği yaptığı hatırlatılıyor.
Yandaş yorumcu HDP'nin kapatılması konusunda diyor ki;
"HDP kapatılırsa bu AKP'ye de Erdoğan'a da zarar verir, oy kaybına uğrar…"
Ne yani şehitlerimin kanları yerde kalmasın, teröre destek veren partiler cezalandırılsın ilkesinden vaz mı geçeceğiz AKP iktidarda kalsın diye…
"Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" derler…
İyi polis, kötü polis örneği mi yaşanıyor?
MHP ve Devlet Bahçeli en sert şekilde diyor ki;
HDP kapatılsın…
Peki, AKP ve Recep Tayyip Erdoğan ne diyor?
Kapatılsın mı kapatılmasın mı?
AKP'ye yakın yorumcunun sözlerinden bir algı yaratılmak istendiğini düşünüyorum.
Anlaşılan o ki 2023 seçiminden önce;
AKP ve Erdoğan HDP kapansın istemiyor…
Değerli okurlarım,
Hangi birini yazayım?
Haydi son bir skandal diyaloğu daha yazarak bu konuyu kapatayım.
Hürriyet yazarı Hande Fırat, CNN Türk'te sunduğu 'Gece Görüşü' programında; kendisine ve programa yöneltilen 'yalaka' eleştirilerine sert çıkarak canlı yayında dedi ki;
"Biz yalaka değiliz…"
TMSF'nin atadığı kayyum ile yönetilen ve AKP'nin tetikçiliğini yapan Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı hemen müdahale ediyor;
"Biz' değerlendirmesine katılmıyorum. Kendi adına konuşabilirsin…"
Kahkahalarla güldüm…
Yalakalığın kabulü bu kadar net olmamıştı hiç…
Yandaşlığın zirvesidir.
AKP iktidarının medyayı ne hale getirdiğinin en somut en çarpıcı itirafıdır…