Suudilerin Veliaht Prensi Bin Selman, Türkiye'yi ziyaret etti, Erdoğan tarafından bizzat karşılandı, bizzat uğurlandı. Sarayda şarkılı, türkülü ziyafet verildi onuruna. Ziyaretin yankıları ise hem içte hem dışta sürüyor. Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli ise, önemli ayrıntılara dikkat çekti.
İşte Mahalli'nin Korkusuz Gazetesi'nde Bin SelmanErdoğan görüşmesine dair kaleme aldıkları... “Katil bir gün mutlaka olay mahalline geri döner” denmiş ama Bin Selman ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğu’na uğramadan sarayına döndü. Belki de “Ben katil değilim” demek içindir. Kral olmamakla birlikte krallar gibi karşılanan Bin Selman Ankara Esenboğa Havaalanı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından uğurlandı. Erdoğan’ın sol tarafında MİT Başkanı Hakan Fidan’ın bulunması ilgimi çekti. Belki de 5 saat kadar Ankara’da kalan Bin Selman’ın konuştuğu konular ağırlıklı olarak güvenlikle ilgili konulardı. Örneğin Suriye, Libya ve Irak.
Ankara’ya gelmeden önce Kahire’de Erdoğan eski düşmanı şimdi barışmaya çalıştığı Sisi ile uzun uzun sohbet eden Bin Selman kesin yukarda sözünü ettiğim konuları konuşmuştur. Kahire’den sonra Ürdün’e geçen Bin Selman Kral Abdullah’la da benzer konuları konuşmuş ve Ankara’ya öyle gelmiştir. Ziyaretin kısa sürmesi ilginç. Karpuz keser iştahla yerler diye beklemiştim ama olmadı. İyi de neden? Ziyaret haberini yapan yabancı medya her nedense olaya çok fazla ilgi göstermedi. Arap medyası başta olmak üzere herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bin Selman’la ilgili daha önceleri söylediklerini ve aynı Erdoğan’ın Kaşıkçı dosyasını Riyad’a gönderdikten sonra atlayıp Cidde’ye gittiğini hatırlatıyordu. Herkesin ortak vurgusu Erdoğan’ın Bin Selman’dan para isteyeceğidir ama görünen o ki Sisi ile 30 milyar dolarlık yardım ve yatırım anlaşmaları imzalayan Prens Hazretleri’nin Ankara’da benzer anlaşmalara imza atmadığıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tek başlarına kaldıklarında neleri konuştukları bilinmez ama Bin Selman’ın benzer anlaşmalar için bir çok koşul ileri sürmüş olabileceğini tahmin edebilirim. Adamın yürüyüş, mimik ve davranışlarına bakılırsa “Erdoğan’a karşı zafer kazanmış gibi davranıyordu. Kolay değil barışmak için bir çok koşul öne sürmüştü hepsi de yerine getirildi. Şimdi ise Erdoğan’ın parasal isteklerini yerine getirmek için kesin başka koşullar ileri sürecektir.” Üstelik yalnızca kendisinin değil başta Mısır ve BAE olmak üzere diğer Arap ülkelerinin de koşullarını Erdoğan’a iletecek hatta iletmiştir. Peki Bin Selman neyin peşinde?.
15 Temmuz’da Başkan Biden’le bir araya gelecek olan Bin Selman daha sonra Körfez ülkeleri liderleriyle birlikte Mısır, Ürdün ve Irak liderlerini Biden’la buluşturacak. Arap medyasına bakılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu toplantıya katılmak istiyormuş ama Biden bu işe pek sıcak bakmıyormuş. Erdoğan’ı telefonla aramayan, Beyaz Saray’a davet etmeyen ve Erdoğan’ın söylem ve davranışlarını onaylamayan Biden’ın gündeminde daha çok İsrail var. Adamın derdi Bin Selman’la İsrail’i barıştırmak ama İsrail ciddi bir kargaşa yaşıyor. Koalisyon hükümeti dağıldı ve Ekim’de erken seçime gidilecek.
Üç yılda beşinci seçime hazırlanan İsrail’de herkes siyasal ve toplumsal kargaşanın derinleşeceği endişesi içinde. Eski Başbakan Barak bile “İsrail devleti yok olabilir” diyor. Durumun ciddi olduğunu gören ABD; Rusya’ya karşı bölgesel politikasının en önemli ayağı İsrail’i ayakta tutmaya çalışıyor. Bunun için de bölge ülkelerinin bir an önce İsrail ile barışmasını daha doğrusu İsrail’in dediklerini yapmasını istiyor. Trump’ın başlattığı yolda yürümeyi sürdüren Biden’ın şimdi tek derdi var o da Bin Selman’ı İsrail’le barıştırmak çünkü ona göre Bin Selman’la barışan Erdoğan’ın İsrail’le barışması çok daha kolay olur. Hele hele böyle bir barışmayı Bin Selman isterse. Acaba istedi mi! Başka şeyler de istemiş olabilir mi? Örneğin “Madem ki hepimiz İran’dan hoşlanmıyoruz o zaman gelin birlikte hareket edelim” demiş olabilir mi? Döndük başa! 2011’de bölgesel ve uluslararası ülke ve güçlerin Suriye’ye çullandığı günlere. 11 yıl geçti ama ders alan yok gibi. Zaman zaman senaryolar değişebilir ama ‘Büyük Tiyatro’da herkesin rolü belli.
Haziran 2017’de Muhammed Bin Selman’la birlikte Mısır, Bahreyn ve BAE, Katar’la ilişkileri kesince Erdoğan dostu ve müttefiği Temim’i korumak içen Türk askerini Katar’a göndermişti. Peki Bin Selman Temim’le dost olduğuna ve Erdoğan’la Bin Selman müttefik olduğuna göre Türk askeri Katar’da kimi kimden koruyordur! Az düşünmeli! Türk askerinin Suriye, Libya ve Irak’taki varlığını da! İsrail Dışişleri Bakanı Lapid’in Bin Selman’dan bir gün sonra Ankara’ya geliş nedenlerini de!