Sedat Peker "Pilavcı" videosu hakkında ilk kez açıklama yaptı. 14 yaşındaki kıza tecavüz eden pilavcıya işkence eden Peker o gün neler yaşandığını anlattı.
Sedat Peker bir döneme damga vuran 'Pilavcı' videosu hakkında ilk kez açıklama yaptı. Peker'in açıklaması sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
2001 yılında 14 yaşındaki çocuğa tecavüz eden şahsa kendi usulünce ceza verdiğini ve bunu kaydettirdiğini belirten Peker "O dönem basında çokça yer alan şu savunmamı yaptım. 'Önce kolunu kırdım, sonra ayağını kırdım, bunlar yetmeyince kaburgalarını kırdım, bu da yetmeyince kafasını kırdım.' Ben bunları söyleyince hem mahkeme heyetinin hem benim avukatlarımın hem de diğer sanıkların yüzünde büyük bir şaşkınlık oluştu. Ancak ben ne dediğimi biliyordum ve bunları keyif alarak söyledim." dedi.
İşte Sedat Peker tarafından yapılan o açıklama;
"Bir önceki gün paylaşmış olduğum rahmetli Özgecan kardeşimizle ilgili yazıma sizler tarafından çok yoğun ve olumlu tepkiler geldi. Bu yorumların içinde merak edilen bazı konular vardı. Bugünki paylaşımım da 'Pilavcı hadisesi' olarak uzun seneler önce basına yansımış olan bu olayla ilgili de açıklama yazmak istedim.
2001 senesinde evde oturmuş televizyonu seyrederken, şahsımın da isminin geçtiği bir haber yayınlanmaya başladı. Gizli kamera ile yapılan kayıda göre bir kadın, 14 yaşındaki ufak kızının içeceğine uyuşturucu ilaç katarak, tecavüz eden şahsa bir şeyler söylerken, adam da kadına biraz uzakta duran şahısları göstererek, 'Bunlar Sedat Peker'in adamı. Eğer davanızı geri almazsanız bütün ailenize zarar verecekler.' diye tehdit ediyordu. Takdir edersiniz ki bu haberi seyrettikten sonra sinir sistemi bozulmuş bir vaziyette bu şahsın bulunmasını istedim.
Ancak daha öncelikli olarak mağduriyete uğramış kızcağızla görüşmek istedim. Annesi, babası ve mağdur kızcağız beraber ziyaretime geldiler. Olayın nasıl meydana geldiğini öğrendikten sonra o zaman 14 yaşında olan küçük hanımefendiye 'Size yapılanı kendi sevdiklerime yapılmış kabul ediyorum.' dedim. Hiç merak etmeyin, size bu acıyı yaşatanlar çok büyük acılar yaşayacaklar diye de sözlerime ekledim.
Kısa bir süre içerisinde tecavüz olayını gerçekleştiren şahsı arkadaşlarımız bularak, eve getirdiler. Sizlerin basında görmüş olduğu görüntüler, tecavüzcüye o zaman şahsım tarafından yapıldı. Bu şahsın görüntülerini öncelikli olarak tecavüze uğramış küçük hanımefendiye yollayıp, biraz içinin soğumasını sağladım.
İlerleyen zamanlarda organize suçlar şube müdürlüğündeki görevliler, şahsımla ilgili bir çalışma yaptılar. Beni suçlayacak hiçbir şey bulamadıkları için de sadece bu şahsı, hürriyetinden alıkoyup, işkence yapmakla suçladılar.
Tecavüze uğrayan ufak kardeşimizin annesinden pilavcıya işkenceyi benim yaptığıma dair olayları anlatan tarzda bir ifade almayı da başarmışlar. İlk mahkemeye çıkarıldığımda mahkeme başkanına: Sayın Başkan bir an için işkenceyi benim yaptığımı kabul etsek bile bu davanın görüleceği mahkeme, örgütlü suçlar mahkemesi değildir. Normal bir asliye mahkemesidir dedim. Ayrıca da işkenceye uğrayan tecavüzcünün de bana işkenceyi yapan Sedat Peker değildir, diye ifade vermesiyle ilk mahkemede tahliye oldum.
Daha sonra 2004 yılında şu an açıkta olan organize suçlar eski müdür yardımcısı Nazmi Ardıç'ın şahsıma yaptıkları Kelebek operasyonuyla tekrar gözaltına alındım.
Tecavüze uğrayan genç kardeşimize göstermek için çektiğimiz görüntüleri arkadaşımız imha etmediği için aramada evimde bu görüntüler bulununca bu konu ile ilgili şahsıma tekrardan sorular sordular. 14 yaşında ki kızın içeceğine hap atıp, tecavüz eden şahsa işkence yaptığım için yeni delil var diye beni tekrardan tutuklatmaya çalıştılar.
Bunu şu yüzden anlatmak istedim. Mesaj yazan birçok arkadaşımız. 'Bu tip bir olaydan hangi tip polisler adama işlem yapar diye sormuşlar.' Bana bunu paralel yapının kamuoyunda tanınan en önemli emniyet müdürleri yaptı.
Aradan belli bir süre geçtikten sonra hakkımda Ergenekon mahkemesinde de ayrı bir dava açıldı. Oradaki sorgumda da tekrardan bu konu geçince o dönem basında çokça yer alan şu savunmamı yaptım. 'Önce kolunu kırdım, sonra ayağını kırdım, bunlar yetmeyince kaburgalarını kırdım, bu da yetmeyince kafasını kırdım.' Ben bunları söyleyince hem mahkeme heyetinin hem benim avukatlarımın hem de diğer sanıkların yüzünde büyük bir şaşkınlık oluştu. Ancak ben ne dediğimi biliyordum ve bunları keyif alarak söyledim.
Beni yargılayan mahkeme, tecavüzcüye işkence yapmaktan şahsıma ceza verdi. Ancak Yargıtay şu ana kadar bu cezayı onaylamadı. Mahkemede verdiğim ifadeden de anlaşılacağı üzere bu yaptıklarımdan hiçbir zaman pişman olmadım. Şerefli ve onurlu bir şekilde cezaevinde yattım. Cezaevi süresince dik duruşumdan asla ödün vermedim. Ancak kendini dindar olarak kamuoyuna tanıtan paralel yapının en etkili müdürlerinden Ayhan Buran ve Nazmi Ardıç müdürün tecavüzcüyü koruyup, benim hapis cezası almama sebep olmalarına maalesef ki birçok kişi şahit oldu.
Dünkü yazımda söylediğim gibi cinayetle neticelenen cinsel suçlarda idam şarttır. Eğer bu uygulanmazsa toplum kendi vicdanını rahatlatmak için bu tip kişileri cezalandırmak adına mutlaka çareler arayacak ve de er geç bulacaktır.
Bu yapılan sadece Özgecan kardeşimize değil, onur, şeref sahibi olan bütün herkesin yakınına yapılmıştır. Bu tip mağduriyete uğrayan kardeşlerimizin meselesi hepimizin meselesidir, demiştim. Ancak bu tip aşağılık olayların bizde yaptığı psikolojik etki, maalesef ki bu kişilerde hiçbir zaman görülmedi."